9.BÖLÜM

11.7K 776 190
                                    

Üzerime taytımı ve eşofman üzerimi giydim, makyajımı çıkarttım, salona geçtim. Yüzüme baktı;

— Şu yaşıma kadar hayatıma giren kadınların hiçbirinin gözünde senin bana bakışını görmedim. Beni benden alan, aklımı uçuran o bakışın oldu, dedi yüzüme bakarken tam konuşmaya devam edecekti ki kapı çalındı servis arabası ile yemekler geldi.

Camın önüne koydurdu arabayı, arabanın kenarları açıldı masa oldu, garson çıktı, karşıma geçip oturdu.

— En çabuk hazırlayabilecekleri yemekleri istedim. Hadi soğumadan başla daha işimiz çok, dedi heyecandan yemek yiyebilecekmişim gibi.

Bir iki bir şey yedikten sonra arkama yaslanıp onu izlemeye başladım. Bir taraftan yemeğini yiyor diğer taraftan da tabletinden bir şeyler kontrol ediyordu. İş konusunda acayip dinamik ve yorulmayan bir yapısı vardı. Ağabeyim daha önce anlatmıştı ama ben bir kaç gündür kendi gözümle de şahit oluyordum.

— Çok çabuk doydun. Neredeyse hiçbir şey yemedin. Fenalaşma yine, dedi başını tabletinden kaldırırken. Hem yemek yiyip, hem tabletinde çalışıp, hem de benim yediğin yemeğin miktarını nasıl fark edebilmişti? Aynı anda iki üç işi yapabilecek bir zekaya sahipti. Zekasına ayrıca hayran kalıyordum gün geçtikçe.

— Beni galiba sandviç tıkadı o yüzden çabuk doydum sanırım, dedim ellerimi iki yana açarak.

— Kuş kadar yiyorsun. Onun yerine çok yiyip spor yapmalısın. Neyse onların hepsi bir düzene girecek, yavaş yavaş, dedi gözümün içine bakarak ve benim yine nefesim değişti.

Bir pot çay da gelmişti ince belli bardaklarla onları sehpanın üzerine koydu,servis masasını kapattı ve kapının önüne çıkarttı.

Üçlü koltuğun iki ucuna yüz yüze gelecek şekilde oturduk. Alışkanlık ben çayları koydum ve servis yaptım.

— Butikten neden kaçtın? Diye sordu gözlerine gözüme dikip. Evet Hande başla bakalım...

— Bak Süleyman ben yedi senedir İstanbul'da tek başıma yaşıyorum. Çok şükür nerede, ne zaman, ne giyilir çok güzel öğrendim. Kıyafetin neresine takıldın bilemem ama benim sevdiğim ve çok giydiğim bir  takımdır kendisi, dedim gayet şirin, ciddi ve kararlı bir şekilde.

— Pekala küçük hanım o güzel eteği normal zamanda ofisine giderken giysen eyvallah bence su götürür yanı var ama bir sürü abazanın, kekonun, işsiz güçsüz tayfasının kol gezdiği bir fuar ortamındaysan ve ben veya benim ekibimden birileri yanında değilse o zaman oraları sel alır yangın yerine döner, dedi kararlı bir sesle.

— Süleyman...

— Söyle canım, dedi yavaş yavaş bana doğru yaklaşırken. Yemezler canım her dakika öpücük kartını oynayamazsın.

İşaret parmağımı omuzuna koyup;

— Oturup kalkmasını biliyorsan eğer...

— Güzelim neyi bilip neyi bilmemen önemli değil ben karşımdaki manzaraya bakarım ki manzara çok güzeldi, dedi tek kaşını kaldırıp.

— Ben susma hakkımı kullanıyorum, dedim ellerimi havaya kaldırıp çünkü gerçekten utandırıyordu söyledikleri. Hele hele benim gibi tecrübesiz birini daha da çok utandırıyordu.

— Yani güzelim benimle birlikte olduğun müddetçe... deyince araya girdim.

— Biz seninle oyun gereği birlikteyiz sanıyordum ama... dedim bu sefer o araya girdi. Bana doğru eğilip;

— Sen her oyun oynadığını öper misin? Dedi öpecekmiş gibi yaptı ve geri çekildi.

— Süleyman yani ben bilemiyorum. Aramızda müthiş bir çekim var tamam ama bir de amalar var, dedim yüzüne bakarak.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now