6.BÖLÜM

11.6K 805 105
                                    

Sessizce yemekler yendi ve apar topar kalktık. Çalışanları zaten onun o hallerine alışkın olacaklar ki hepsi ciddileşti. Servise bindik. Bu arada arabası neredeydi. Akşam servisle ekiple geliyor sabah o arabaya nasıl ulaşıyordu acaba?

İlk önce beni bıraktılar.

— Her şey için teşekkür ederim. Hepinize iyi istirahatler, iyi akşamlar, dedim araçtan inerken.

Efe lobideydi. Allah'tan yanında başka birileri vardıda bana bulaşamadı. Yüzlerine bile bakmadan yanlarından geçtim. Telefonuma mesaj geldi.

"On dakika sonra gelip alacağım hazırlan" buz gibi soğuk bir mesaj. Anlamadım. Üzerime daha rahat bir şeyler giymek istedim. Siyah taytımı üzerine eşofman üstümü giydim makyajımı sildim saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptım. Telefonum çaldı. Açtım.

— Efendim, dedim sakin. Karşımda gergin bir ses;

— Aşağıdayım, dedi. İyi de bu adam niye bu kadar gergindi. Asansöre binip aşağı indim.

Yine arabası ile gelmişti. Normalinde beni hep dışarıda karşılarken şimdi arabadan inmemişti. Arabaya biner binmez gaza bastı. Antalya'yı çok bilmem böyle ağaçlık yollardan tepe deniz gören bir dürümcüye geldik. Hani şu arabalı dürümcülerden birisine. Arabadan inmeden iki tane çay söyledi.

— Akşam bir şey yemedin karnın açsa dürümü güzeldir buranın temiz yaparlar, dedi yüzüme bakmadan.

— Gerek yok teşekkür ederim. Çay yeterli, dedim manzarayı seyrederek.

— Bu sabah ne oldu? Ben seni bıraktıktan sonra ne değişti? Diye sordu sakince.

— Şey ben yani Efe ile tartıştık, dedim. Dün bir bugün iki ben adama nasıl diyebilirdim ki Efe beni zorla öptü.

— Nasıl bir tartışma ki bu ayrı eve çıkmalar, yok İstanbul'da kalmalar. Barışmaya mı karar verdin yoksa? Diye sordu tek kaşı havada.

— Ne münasebet onu da nereden çıkarttınız Süleyman Bey? Dedim sinirle.

— Eee sorun ne o zaman? Ailenle neden oturamıyor muşsun? Neden İstanbul'da kalıyorsun o zaman? Diye bağırmadan ama öyle bir tonda sordu ki bildiğiniz buz gibi bir ses. Zaten adam diliyle dövenlerdendi. Bağırmak yok ama ağabeyim bir iki kere demişti çok çok sinirlenince öyle bir bağırırmış ki yer gök inlermiş. Ama bu çok nadir olan bir şeymiş. Çok sabırlı derdi ağabeyim her zaman.

— Annemlerin evi çok küçük. Yani zaten şu durumda onlara zor yetiyordur. Yedi senedir onlarda bir düzen oturttu. Şimdi ben gelip düzenlerini bozacağım, dedim yüzüne bakarak. Ama o hala bana değil dümdüz karşıya bakıyordu.

— Peki neden İstanbul'da kalmak istiyorsun? Diye bir kez daha sordu.

— Ayrı eve çıkmama izin vermezlerse bari İstanbul'da kalayım diye düşündüm, dedim ve arabaya bindiğimden beri ilk defa yüzüme baktı.

— Efe ile neden tartıştınız? Diye gözümün içine bakarak sordu. "Sana ne?" Demek vardı ama adamdan çekiniyordum. Açıkça itiraf edeyim ben babamdan bu kadar çekinmiyordum. İster saygı deyin ister hayranlık ama ben bu adamdan alenen tırsıyordum.

— Süleyman bak ben yani seninle görünce çok kıskanmış falan. Görüşme dedi o yani. Yüzüme araştırır gibi dikkatli dikkatli baktı ve;

— Başka bir şey yok yani? Diye sordu. Yutkundum ve o bunu fark etti.

— Hande anlat ne oldu? Dedi sesini biraz yükselterek. Utandım önüme baktım.

— Bir şey mi yaptı? Diye sordu yumuşacık bir sesle.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now