38.BÖLÜM

7.6K 649 157
                                    

Süleyman'dan

Elektrikler geldiğinde Hande yanımda yoktu. Nasıl oldu ne oldu anlamadım ama Hande yoktu. Efe Yiğit'te ortalarda gözükmüyordu. Bade kırıtarak yanıma geldi.

— Ay seninki Efe ile mi kaçtı yoksa? Dedi gerdan kırarak. Bu kadının özgüveni beni benden alıyordu. Birisinin şu kadına benim bir tek Hande'ye dayanamadığımı acil anlatması gerekiyordu. Kendisini benim gözümde Kaf Dağında görüyordu ama gerçekte kanalizasyon çukurunun en dibindeydi. Hayaller ve hayatlar.

Mecburen önce Hayri'yi aradım. Çünkü civar kameraları en çabuk hackleyebilecek kişi oydu. Benden bile hızlı sadece o yapabilirdi.

— Hayri Efe Hande'yi kaçırdı, dedim dümdüz. Kusura bakmasın ama durum çok acildi, yumuşatmaya vaktim yoktu. Telefonun karşı tarafında derin bir sessizlik oldu.

— Hayri lütfen şoka daha sonra girersin. Şimdi ben binanın kamera kayıtlarına baktım ama hackelenmiş. Dün akşamdan beri bir tek kare kayıt alınmamış. Civarda binanın otopark çıkışı, ana giriş kapısı, yangın çıkışı, personel kapısı ne kadar giriş kapısı varsa onları gören kameralara gir. Saat on iki on beş ile on iki otuz arasında çıkan ne kadar araba varsa hepsinin plakasını al. Ayrıca ağır bir yük taşıyan yayalar var mı diyede bak. Barsa bindikleri araçları tespit et.
Çıkış yapan araçların plakalarını araştırması için Arzu'ya ver. O sahiplerini tespit etsin. Sen de diğer taraftan araçları trafikte bulabileceğimiz bir logaritma yükle mobesa kameralarına. O logaritma ile araçların nerelere gittiğini bul. Bul ki o civarda Efe itinin mülkü var mı tespit edebilelim. Hayri bana o arabayı derhal bul, diye kükredim elimde olmadan. Artık kalbim dört nala koşmaya başlamıştı. Nefesim kalbime yetmiyordu.

— Tamam Süleyman Abi ben dediklerini yapacağım ama aklıma takılan bir şey var. Nasıl oluyorda onca insan arasından, senin ve dört korumanın yanından o herif kız kardeşimi elini kolunu sallayarak kaçırabiliyor? Diye sordu Hayri bana haklı olarak çıkışarak.

— Tek başına yapmış olamaz Hayri. Organize bir iş bu. Ben Hande'yi bir saniyeliğine bıraktım. Rıdvan'ı arayıp "Adamları al içeri gel", demek için.
İşte ne olduysa o arada oldu. Biranda toplantı salonu zifiri karanlık oldu. Tüm binada elektrikler gitti.
Oda da cam olmadığı için içeride göz gözü görmüyordu. İçeridekiler panikledi kapıya doğru hamletti. Ama ana kapıyı kilitlemişler. Millet o panikle telefonları çıkartıp fenerleri yakana kadar kargaşa çıktı. O sırada güm diye bir de ses geldi dışardan. Bomba patladı zannettik. Ortalık iyice karıştı.
İşte bu kargaşada ben Hande'yi kaybettim. Muhtemelen kargaşadan istifade edip, eterle bayıltıp kaçırdılar kızı. Gözlerinde büyük ihtimalle gece görüş cihazı türü bir şey vardı. Hande'yi o şekilde buldular.
O kadar "Gelme" dedim ben Hande'ye gelme dedim, diye söylenmeye başladım.

— Tamam abi şimdi kendini yeme. Özellikle senin dik durman lazım. Kameralar bende. Sen orasını çözmeye çalış, dedi ve telefonu kapattı.

Bu arada polisler geldi. Bade saçma sapan;

— Eski sevgilisi. Beraber kaçmış olabilirler, dedi polise. Artık delirmiştim. Bade'yi elime verseler parçalayabilirdim. Çamur at izi kalsın.

Adi şerefsiz karı sen ne biliyorsun? Benim ürkek ceylanım daha bu sabah sandalyeye çıkıp benim için şiir okudu. O dingille niye gitsin? O benim beni seviyor. Şu andan tek duam o adi şerefsizin ona bir şey yapmaması. Yıllarca bitmeyecek bir travmaya onu sürüklememesi. Saçının bir teline dahi zarar vermemesi... diye içimden söylenirken Bade sessizliğimden istifade iyice atıp tutmaya başlamıştı. Hemen araya girdim;

— Memur Bey bu hanım benim eski nişanlım kendisi şu anda büyük saçmalıyor. Onun söylediklerini lütfen dikkate almayın. Yok öyle bir şey. Biran önce o manyağın elinden o kızı kurtarmamız lazım, dedim hırsla.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now