• On Üçüncü Bölüm •

46K 2.2K 310
                                    

     Hüma  

  Çınar'ın elini bırakıp anneme yaklaştım. Annem, hiç tepki vermeden bir süre yüzümü inceledi. Beklediğim gibi karşılamamıştı beni. Ne kızmıştı, ne de duygusal bir şekilde karşılamıştı. Bomboştu.

  "Hadi geç," dedi. Sanki sıradan bir insanla konuşur gibi bir havası var. Sanki karşısındaki kızı değil de yabancıydı. "Yemek odasında bekliyor baban."

  Elimde sıcacık bir dokunuş hissettim. Çınar şimdi yanımdaydı ve elimi avucuna hapsetmişti adeta.

  "Merhaba Vildan Hanım," dedi, saygılı bir şekilde. "Bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim."

  Annem hiç cevap vermeden başını salladı ağır ağır. "Hadi geçin içeri."

  Hep birlikte içeri geçip yemek odasına yöneldik. Yemek odasına girdiğimizde de beni şaşkına çeviren bir manzarayla karşılaştım. Lina ve Pars da buradaydı. Babam her zamanki gibi masanın başında oturuyordu. Masanın yan tarafında, babamın hemen yanında Pars, onun yanında da Lina vardı.

  Babam ayağa kalkarak, "Hoş geldiniz," dedi. "Geçin, oturun lütfen."

  Lale teyze, Lina'nın hemen yanına otururken, Pars'ın karşısına annem, onu yanına ben ve benim yanıma da Çınar oturmuştu.

  Babam yerine oturup, "Yeniden hoş geldiniz," dedi.

  "Hoş bulduk," dedi Çınar birden. "Ancak sormadan edemeyeceğim. Tamam, bana ve anneme sıcak davranmak zorunda değilsiniz neticede pek de samimi değiliz. Ama kızınız size ne yaptı ki ona böyle davranıyorsunuz? Kapıda Vildan Hanım'ın karşılamasından tutun da sizin sofraya buyur etmenize kadar... Hüma ne yaptı size? Evlilik teklifimi kabul etmesi sizi neden bu kadar rahatsız ediyor?"

  Babam kaşlarını çattı. Sessizliğini koruyordu. Pars ise alnını ovuşturmakla meşguldü. Arkadaşının ortalığın anasını ağlattığının farkında olmalıydı. Babam böyle çıkışları sevmezdi. Lina'nın bakışlarında ise keyif pırıltıları vardı.

  "Kızıma nasıl davranacağımı sana soracak değilim genç adam," dedi babam. "Öte yandan, sorun Hüma'nın teklifini kabul etmesi değil, bunu bize danışmaması."

  "Ne yapacaktı?" diye sorarak araya karıştı Lina. "Düşünsenize... Çınar dizlerinin üzerine çökmüş ve Hüma'ya evlenme teklifi ediyor. Hüma o sırada, dur ben bir babama sorup geleyim ondan sonra cevap vereceğim mi deseydi? Tuhaf olma baba."

  Buna gülmeden edememiştim. Parmaklarımı dudağımın üzerine örtüp gülüşümü gizlemeye çalışsam da pek başarılı olduğumu düşünmüyordum.

  Yemeklerimiz evin yardımcıları tarafından servis edilmeye başladığında ortaya bir sessizlik çöktü. Yemeklerin servis edilmesi bittiğinde babamın davetiyle herkes yemeklerini yemeye başladı.

  "Sizi anlıyorum Vildan Hanım," dedi Lale teyze. "İnanın. Hüma şu an için evin tek bekar kızı. İstiyorsunuz ki her şey gönlünüzce olsun. Ama çocuklar bizim olsa da, gönülleri bizim değil. Sizin mutlu olacağınız şey Hüma'yı mutlu etmeyebilir. Yine de hak veriyorum. İlişkilerini bile öğrenmeden herkesin onların nişanlandığını sanması muhtemelen çevreniz tarafından hoş karşılanmadı ve toplum baskısı kesinlikle berbat bir şey."

  Annem oturuşunu dikleştirdi. "Sorun toplum baskısı değil Lale Hanım. Ben çok hatalar yaptım ve kızlarıma iyi bir anne olamadım. Şimdiden sonra elimden geleni yapmak istiyorum ama geç kaldığımı görmek beni haddinden fazla üzüyor. Hüma bizi dinlemiyor, lafımızı hiçe sayıyor. Oğlunuzun evinde kaldığı halde hiçbir şey dememize izin vermiyor. Sorun ne siz ne de oğlunuz değilsiniz. Sorun tamamen Hüma'nın yersiz başkaldırısı."

Cüretkâr TeklifWhere stories live. Discover now