• Yirminci Bölüm •

34.8K 1.8K 253
                                    

     Hüma

  Elimdeki kitabın sonraki sayfasına geçtim. Okuduklarımı anlamakta güçlük çekiyordum zira boynumda ufak bir gezintiye çıkan yaramaz dudaklar dikkatimi dağıtıyordu.

  "Sevgilim?" diye fısıldadı Çınar, kulağımın tam dibinde. Ilık nefesi usulca boynumu okşadı. "Bırak artık şunu."

  Yalandan itiraz gösterisinde bulunarak oflayıp puflayıp kitabın kapağını kapattım ve bakışlarımı koltukta hemen yanımda hatta dibimde oturmakta olan Çınar'a çevirdim. "Pekala, bıraktım işte."

  Gülümseyerek parmaklarını yanağımda dolaştırdı. "Nihayet!"

  "Bir kitap okutmadın."

  "Burada yaşaman gereken gerçek bir hikaye varken kurgularla yetinme ihtiyacın niye?"

  Ona yaklaşıp başımı göğsüne yasladım. Kalp atış sesleri ritmik bir şekilde kulağıma ulaşırken, "Haklısın," dedim.

  "Ben hep haklıyım."

  Hızla başımı kaldırıp ona baktım. "Bir de ukalasın tabi."

  Kaşlarını hafifçe çatarak, "Eh biraz," dedi. "Yapacak bir şey yok, katlanacaksın."

  "Katlanacağım elbet."

  Aramızdaki mesafeyi en aza indirip burnumun ucuna bir öpücük bıraktı. "Katlanacaksın elbet."

  Elimi boynuna yerleştirip dudaklarından öptüm. "Seni seviyorum."

  Kocaman bir gülümseme sundu bana. Ardından alnını alnıma yaslayıp hafifçe alt dudağını dişledi. "Seni seviyorum."

  Tam dudağını yine öpecekken tanıdık bir melodi ulaştı kulaklarıma. Cep telefonumun çaldığını idrak etmem birkaç saniyemi almıştı. İstemeyerek de olsa Çınar'dan uzaklaşıp orta sehpanın üzerine bıraktığım telefonumu elime aldım. Ekrana baktığımda arayan kişinin Lina olduğunu gördüm.

  Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm. "Efendim?"

  "Acil durum Hüma! Annem ve babam buraya geliyorlarmış. Biliyorsun ki senin bizde kaldığını sanıyorlar yani bu durumda buraya gelmen gerek."

  Sıkıntılı bir nefes alıp verdim. "Pekala, geleceğim. Hazırlanıp çıkarım."

  "Tamam, görüşürüz."

  "Görüşürüz," diyerek aramayı sonlandırıp telefonu orta sehpanın üzerine bıraktım.

  "Nereye gidiyorsun?" diye sordu Çınar.

  "Lina'ya gitmem gerek, annem ve babam oraya gidiyormuş."

  "Bırakayım seni," diyerek ayağa kalktı. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.

  "Pekala."

  Ayağa kalkıp hızlıca salondan çıktım. Odama gidip üzerimi değiştirdim. Birlikte evden çıktığımızda Çınar'ın arabasına binip yola koyulduk. Lina'nın evine vardığımda henüz annemlerin gelmemiş olduğunu öğrenmek beni rahatlatmıştı.

  "Sen de gelsene," dedim Çınar'a. Kapı pervazında dikiliyor ve dikkatle ona bakıyordum.

  "Ben gelmeyeyim, dün akşam birlikte yemekteydik zaten. Baban bu kadar sık görüştüğümüzü düşünmesin."

  Küçük bir çocuk gibi alt dudağımı sarkıttım. "Ama..."

  "Ama falan yok Hüma," diyerek yanağımı okşadı. Hemen sonra ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirdi. "Gece gittiklerinde haber ver, gelip seni alırım."

Cüretkâr TeklifWhere stories live. Discover now