• Yirmi Beşinci Bölüm •

32.3K 1.8K 198
                                    

     Çınar

  Çok fazla karanlık... Endişem her geçen an daha da artıyordu.

  "Hüma!" diye seslendim bir kez daha.

  "Senin yüzünden!" diye söylendi Onur. Elindeki feneri bana doğru tuttu. "Şimdi ara ki bulasın! Sabaha kadar bulamayız."

  "Çok yorulduysan s*ktir git. Arama konusunda bana yardım etmeni beklemedim senden!"

  "Sevgilimi aramak bana düşer, sana değil."

  Hay senin... "Kapat çeneni!" Bir elimi dizime yaslayıp ona doğru çevirdim feneri. Bir yandan da soluklanıyordum. "Onun beni sevdiğini bildiğin halde nasıl ona sevgilim diyebiliyorsun?"

  "Kimi sevdiği pek de önemli değil."

  "Ne demek o?"

  "Hüma'yla olan ilişkimin bana çokça faydası var. Hem sevgi geçicidir. Biz iyi anlaşıyoruz ve önemli olan da bu."

  "Neymiş o faydalar?" diye sordum merakla. Ne yani, bu bir çıkar ilişkisi miydi?

  "Seni ilgilendirmez."

  Ona yaklaşıp sertçe yakasını kavradım. "Sen ne b*ktan bir herifsin böyle?"

  "Düzgün konuş!"

  "Hüma'ya layık olduğunu düşündüren nedir?"

  "Ben onu hiç üzmedim! Her zaman ona iyi davrandım!"

  "Çünkü onu kaybetmek istemedin! Ne bunun sebebi? Eğer sevgi değilse ne?"

  Beni iterek kendinden uzaklaştırdı. "O bir Sipahi, farkında mısın?"

  Şaşkınlıkla bir kahkaha attım. "Hüma'nın seni bana tercih ettiğine inanamıyorum."

  "Çok konuşma da Hüma'yı aramaya devam edelim."

  "Onu seninle aramayacağım," dedim. "Onu tek başıma bulurum."

  "Onu aramaktan vazgeçmeyeceğim."

  "Ne halin varsa gör. Benden uzak ol yeter."

  Derin bir nefes alıp verdim ve Onur'u arkamda bırakarak ilerlemeye başladım. Uzunca bir süre yürüdüm. Ama hala Hüma'dan bir iz bulamamıştım. Başına bir şey gelmesinden korkuyordum. Onu tehlikeye atacak kadar ahmak olduğum için kendime kızıyordum. Ve de ona... Nasıl Onur gibi bir adamla ilişkisi olurdu ki? Bunca zaman gerçeği görmemiş miydi yoksa umursamamış mıydı? Her iki ihtimal de kabul edilemezdi.

  İleriden bir yerden çıtırtı sesleri gelince kulak kesildim. Feneri o yöne doğru çevirdiğimde gözüme mavi bir kumaş parçasının süzülüşü takıldı. İstemsizce gülümsedim. Hemen bir ağacın arkasındaydı. Elbisesinin eteklerini ne kadar toplarsa toplasın başarısızdı.

  "Buldum seni Hüma."

  Birden ağacın arkasından çıkıp koşmaya başladı. Hemen harekete geçtim ve kısa süre sonra onu yakaladım.

  Kollarımda çırpınırken bir yandan da "Bırak beni!" diye bağırıyordu.

  Onu omuzuma atıp bacaklarını sıkıca sardım. Komik bir andı. Kendimi eski türk filmlerinde gibi hissediyordum. Tabi Hüma'nın sırtımı yumruklaması pek hoş değildi çünkü b*k beyinli Onur her ne kadar kabul etmek istemesem de canımı epeyce yakmıştı ve Hüma'nın bolca darbe alan sırtıma biraz daha özel ilgi göstermesi hiç hoş değildi.

  "Demek onu buldun!"

  Sesin geldiği yöne doğru döndüğümde yüzüme doğru tutulan bir fenerle karşılaştım. Onur, kısa süre sonra yanıma ulaştı.

Cüretkâr TeklifWhere stories live. Discover now