• Prolog •

29.6K 1.4K 61
                                    

     Çınar

    Yaklaşık iki yıl sonra...

  "Bence bir de bunu denemelisin," diyerek Hüma'ya askıdan aldığım başka bir elbiseyi gösterdim.

  Başını iki yana salladı. "O da bana olmaz ki."

  "Bebeğim, yapma böyle lütfen." Elbiseyi yeniden askıya astım. "Olmadı yarın çıkıp alışveriş yaparız. İkizlerin doğum gününe daha bir hafta var, kutlamada giymen için harika bir elbise bulabiliriz."

  "Anlamıyorsun Çınar. Çok kilo aldım ve artık hiçbir şey yakışmıyor!"

  Gözlerimi devirdim. "Hamileliğinde yalnızca on kilo aldın ve beş kilosu gitti bile Hüma. Üstelik daha üç ay oldu doğum yapalı. Ne bekliyordun ki?"

  Hüma, oflayıp pufladı. "Yine de şişkoyum!"

  "Hiç de değilsin. Son derece sevimlisin. Hem ben böyle kalmanı tercih ederim. Yanakların dolgunlaştı, eh bedenin de daha çekici kıvrımlara sahip."

  Bana yaklaşarak kollarını boynuma sardı. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

  Başımı olumlu anlamda salladım. "Elbette."

  Parmak uçlarında yükselip dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Bedenim saniyeler içerisinde adeta alev almıştı. Tek bir öpücükle bana bunu yapabilen tek kişiydi Hüma ve son olacaktı, biliyordum.

  Kendime engel olamayarak onu kıyafet dolabının kapalı kapağına yasladım. Sırtı oymalı ahşapla bütünleştiğinde bir iç çekti. Canı yanmış olabilirdi ama çok da fazla olduğunu sanmıyordum. Zaten biraz öncekinden daha istekli görünüyordu. Ellerim tişörtünün altından içeri kayıp beline yerleştiler. Yavaş yavaş yukarı çıkmaya başlamıştım. Bu sırada Hüma'nın dudakları rotasını değiştirip boynuma yönelmişti. Başım dönüyordu sanki.

  "Seni istiyorum," dedim kısık bir ses tonuyla.

  Tam onu yatağa götürmek için kucağıma almışken bebek telsizinden tiz bir ses yükseldi. Bir süre boş gözlerle Hüma'ya baktım ancak hemen sonra onu yere, ayaklarının üzerine bıraktım. Hüma, af dileyen bir gülümseme eşliğinde benden uzaklaşarak yatak odamızdan çıktı.

  Elimi dolap kapağına yaslayıp başımı öne eğdim. "Tam vakti küçük adam... Annene dokunmamı hiç istemiyorsun, değil mi?"

  Kendi kendime gülümsedim. En sonunda dolaptan uzaklaşıp yatak odasından çıktım. Asrın'ın odasına girdiğimde Hüma'yı pencerenin önündeki koltukta kucağında oğlumuzla birlikte oturduğunu gördüm. Küçük adam çok acıkmış olmalıydı, annesinin sütünü öyle hızlı içiyordu ki yutkunma sesleri bana kadar geliyordu. Kapı pervazına yaslanıp bir süre onları izledim. Mucizeden farksızdı. Kelimenin tam anlamıyla muhteşem bir andı.

  Hüma, harika bir anne olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Uykusuzluk ve huysuz oğlumuz onu çok yoruyordu ama o bir kez bile halinden şikayetçi olmamıştı. Kimseden yardım da istemiyordu üstelik. Elbette yükünü almak için büyük bir çaba sarf ediyordum ama bana bile pek bir şey bırakmıyordu.

  Bakışlarını bana çevirdiğinde gülümseyerek havadan bir öpücük gönderdi. Kalbimin sıcacık olduğu sayısız andan biriydi. Yüreğimi daima sıcak tutuyor da diyebilirdim. Onlara yaklaşıp Hüma'nın önünde diz çökerek oğlumuzun alnına minik bir öpücük bıraktım. Kocaman ela gözleri annesinin üzerindeydi.

  "Sanırım seni hiçbir zaman benimle paylaşmayacak, daha şimdiden sana aşık."

  Hüma, bir elini yanağıma yaklaştırıp hafifçe okşadı. "Ben onun ilk aşkı olabilirim ama sen daima onun kahramanı olacaksın."

  Biraz yükselip Hüma'nın alnından öptüm. Söylenecek pek de bir şey yoktu zaten. Bakışlarımı oğlumuza çevirdiğimde gözlerini yavaş yavaş kapatmaya başladığını fark ettim. Annesini emmeyi de bırakmak üzereydi. Nihayet uykuya daldığında Hüma, Asrın'ın minik dudaklarını çenesinin altına yerleştirdiği mendille silip kendi üzerini düzelttikten sonra onu omuzuna yaslayarak gazını çıkarmasına yardım etti. Koltuktan kalkıp küçük adamı beşiğine yatırdı. Asrın, güzel bir uykuya hazırlanıyor gibiydi. Beşiğin yanına gidip onu izledim bir süre. Gerçekten hayatın anlamıydı. 

  Hüma'nın arkasına geçip kollarımla onu sımsıkı sardım. "Sanırım yaptığımız en güzel şey."

  "Sanırım mı? Bence kesinlikle."

  "Her gün dua ediyorum Allah'a, onu bize verdiği için."

  "Ben de öyle. Böyle bir aile sahip olduğum için şükrediyorum."

  Bir süre sonra Asrın'ın odasından çıkıp kendi odamıza girdik. Yatağımıza uzandığımızda az da olsa keyfim kaçmıştı. Hüma'ya uzun zamandır dokunmamıştım ve yorgun olduğu için de ısrar etmek istemiyordum ama bedenim beklenti doluydu işte. Ne kadar zaman geçerse geçsin onun yanında daima heyecanlı oluyordum. Sanırım bu hep böyle olacaktı. Ancak Hüma beni şaşırtan bir şey yaptı ve aramızdaki mesafeyi en aza indirerek dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Bir yandan da örtünün altından eşofmanımı çekiştiriyordu.

  Dudaklarını benden uzaklaştırdı. "Nerede kalmıştık?"

  Çarpık bir şekilde gülümsedim ve üstünlüğü ele geçirerek onu bedenimle yatak arasında hapsettim. Bir yandan ağırlığımla onu ezmemeye çalışıyordum.

  Boynuna yaklaşıp tenine tutku dolu öpücükler bırakmadan hemen önce fısıldayarak konuştum. "Tam burada."

Cüretkâr TeklifWhere stories live. Discover now