• Yirmi Üçüncü Bölüm •

33.3K 1.9K 215
                                    

     Çınar

  Ellerimi ensemde birleştirip odada dolaşmaya devam ettim. "Hala birlikte olduklarını bana söylemen gerekirdi!"

  Aslan, rahat bir tavırla masasının arkasındaki koltuğunda oturmaya devam ediyordu. "Bu neyi değiştirecekti?"

  "Yakın arkadaş olduğunuzu da bilmeliydim!"

  Hafifçe omuz silkti. "Bu neyi değiştirecekti?"

  Birden yürümeyi kestim. Ellerimi ensemden çekip boş gözlerle Aslan'a baktım. "Ona gerçekten asıldın mı?"

  "Defalarca."

  "Seni g*t beyinli!"

  "Bana az da olsa güven Çınar. Hüma'ya asla o manada yaklaşmayacağımı biliyorsun. Gerçekten iki yakın arkadaşız ve ona takılmamın altında yatan romantik, duygusal ya da bunlara benzer bir neden yok."

  "Bir de olsaydı!"

  Odanın kapısı birden açıldı ve Pars içeri girdi. "Demek bensiz parti ha?"

  "Ne demezsin."

  Pars, Aslan'ın masasının önündeki koltuklardan birine oturduğunda serçe parmağındaki kırmızılık dikkatimi çekti. Bu oje miydi? Kız babası olmak diye düşündüm. Herhalde harika bir histi. Baba olmak bile başlı başına muazzam olmalıydı. Benim için uzak bir hayaldi. Bir zamanlar son derece yakındı oysa. Hüma'yı kaybetmeden önce...

  "Bu gece geliyor musun?" diye sordu Pars.

  "Bilmiyorum," dedim. "Eylül davet etti ama Hüma ve Onur da orada olacak. Onları bir arada görmek canımı sıkacak. İlişkilerinin sahte olduğunu düşünürken bile onları görmeye katlanamamıştım. Şimdi gerçek olduğunu biliyorken nasıl katlanacağım?"

  "Basit," dedi Aslan. "Yanına bir hatun alacaksın. Bahsi geçen hatunu gece de yatağına alacaksın."

  "Sen böyle mi yapardın?" diye sordu Pars. Bakışları Aslan'ın üzerindeydi. "Aşık olduğun kadının başka biriyle birlikte olduğunu öğrensen yani."

  "Aşkı tatmadığım için yorum yapamıyorum."

  "Şöyle diyelim o zaman... Farz et ki Eylül biriyle birlikte."

  Aslan birden kaşlarını çattı. Şimdi hiç de sakin görünmüyordu. "Konunun Eylül'le ne ilgisi var, sorabilir miyim?"

  "Bence de," diyerek araya karıştım. "Konu ben ve Hüma, Eylül değil."

  "Aynen öyle!" dedi Aslan. Sahte bir kahkaha attı. "Kesinlikle. Yani Eylül ne alaka? Üstelik onun hayatında kimse yok ve olsa bile bundan bana ne? Yani... Kimse yok hayatında, öyle değil mi? Siz bir şey biliyor musunuz?"

  Başımı yana eğerek merakla kaşlarımı çattım. "Ne oluyor sana?"

  Yakasını çekiştirdi Aslan. "Hiç... Hiçbir şey olduğu yok. Gece diyorduk. Eylül'ün doğum günü. Eğer erkek arkadaşı varsa o da gelir herhalde. Erkek arkadaşı var mı ki?"

  Gözlerimi devirdim. "Bir de seninle uğraşmayalım Aslan, hiç sırası değil."

  Pars, koltuktan kalkıp bana yaklaştı. "Geceye kesinlikle katıl, Eylül bizim arkadaşımız."

  "Evet, arkadaşımız," dedi Aslan. "Hayatında biri olsa bilirdik."

  Sözlerini umursamadan bakışlarımı Pars'a çevirdim. "Bunu düşüneceğim."

  "Düşünme, gel."

  Bir süre sessiz kaldıktan sonra başımı olumlu anlamda salladım. "Pekala."

Cüretkâr TeklifWhere stories live. Discover now