VL-14

1.8K 119 52
                                    

14: pişmanlıklar

°°°
"Sen bana Hwiyoung'un abisiyle sevgili olmamı mı önerdin?" Şaşkınlıktan kurtulup ilk konuşan Taeyang olmuştu.

"Bir de onu Taeyang'a mı ayarladın?" Hwiyoung sinirle bağırmıştı. "Amacın ne tam olarak?"

"O olay öyle değil tam ola-" Hwiyoung öfkeli gözlerini Youngbin'e çevirdi. "SEN SUS!"

"BENİM HAKKIMDA KONUŞUYORSUN, NEDEN SUSAYIM?" Youngbin, Hwiyoung'un hayatına girdiğinden beri Hwiyoung'un şimdiye kadar yaptığı tüm saygısızlıklara rağmen ilk defa sesini yükseltmişti. Herkes bunun şaşkınlığıyla sessizleşince Youngbin sakince konuşmaya başladı. "Ben annenle konuştuğumda bana hamile olduğunu ve hayatında büyük çaplı değişiklikler yapmak istemediğini söyledi." Hwiyoung alaycı bir kahkaha attı. "Hayatıma abim olarak girmek yerine eski sevgilimin sevgilisi olarak girmen hayatımda hiçbir değişiklik yaratmadı çünkü!"

"Taeyang'ı sevmiyordun bile! Onun hayatına giren birisi seni pek etkilemez diye düşündük! Sonra da Taeyang'a onu sevdiğimi söyleyerek onun hayatına girdim. Zaten sana aşık olduğu için etkilemek için uğraşmadım. Sen doğurunca açıklayacaktık."

"Bizim genlerimizde var. Dolandırıcı babanın çocukları olduğumuz için insanlara oyun oynamadan duramıyoruz." Inseong kendi kendine mırıldanmıştı ama sessiz ortamda duyulmuştu sesi. "Sorun şu ki hep mağdurumuz sen oldun Taeyang. Söz, para kazanınca 'Taeyang'a sahip çıkalım' derneği kuracağım."

Inseong ikinci cümlesini kardeşini birazcık da olsun gülümsetebilmek, sinirini azaltmak için kurmuştu ama pek de etkili olmamıştı.

"Babam haklıymış." dedi Hwiyoung annesine çevirdiği sinirli gözlerini bir an bile kırpmadan. "Tek suçlu o değilmiş. Sen evlendiğinin, çocuğu olduğunun farkına varmayan hâlâ evcilik oynadığını zanneden kadının tekisin."

"Sen babanla mı konuştun?" Annesinin sinirli sesi karşısında Hwiyoung sinirle kahkaha attı. "Bu ses tonu da neyin nesi? Bir de beni mi azarlayacaksın?" Ardından Hwiyoung alaycı bir ifadeyle Youngbin'e döndü. "Eski sevgilimi tavlamak yerine direkt bana gelseydin babamıza ulaşırdın ama yaklaşık 5 aydır onunla konuşmuyoruz."

"ÇIKIN DIŞARI!" Hwiyoung'un annesi sinirle bağırdığında Youngbin ile Taeyang uzatmadan evden çıkmıştı.

"Babanla konuştuğunu benden nasıl saklarsın?" Annesinin sorusuna karşı sinirle güldü Hwiyoung. "BENDEN ABİMİ SAKLADIN! BUNU SORMAYA HAKKIN OLDUĞUNU MU DÜŞÜNÜYORSUN CİDDEN?"

"Senin iyiliğin içindi. Hayatında bir sürü şey değişiyordu ve bir şeylerin sabit kalmasını istedim. Suç mu oldu şimdi?"

"Senin yüzünden az önce babamızın ortak olduğu abime piç dedim! Onun babasız büyümesinin sebebini suratına çarptım! Nasıl bir vicdan azabı çektiğimi biliyor musun? Çok mu iyi oldu bu?" Hwiyoung tüm ses tellerinden kurtulmak istiyormuşçasına bağırmaya başladı. "BEN 2 AYDIR ONA TÜRLÜ TÜRLÜ HAKARET EDERKEN VİCDANIN RAHAT MIYDI BARİ?"

"Bu lafları abin olmasa söylemende sorun yok mu sanki?" Annesi aşağılar şekilde konuştu. "Karşındaki kişiye saygı göstermeliydin zaten Hwiyoung!"

"Ne yazık, saygısız bir evlat yetiştirmişsin! Düzgün yetiştirseydin karşında iğrendiğin bir çocuğun olmazdı!" Hwiyoung'un sözleri üzerine annesi söylediği an pişman olacağı o sözleri söyledi. "Keşke! Keşke Youngbin'in annesi babanla beni gördüğünde uzaklaşıp gitmek yerine gelip söyleseydi. Senin gibi saygısız bir çocuk doğurmamış olurdum!"

Hwiyoung annesinin sözleri üzerine hiçbir şey söyleyemedi. Sadece karnının el verdiği ölçüde hızlı adımlarla odasına gidip kapıyı sertçe çarptı. Annesi ise tam tersini yapıp sinirle evden çıkmıştı. Inseong şaşkınca çarpılan kapılara baktıktan sonra kendi kendine mırıldandı. "Sanırım araya girmek için biraz geç kaldım."

Annesinin mi yoksa kardeşinin mi yanına gitmesi gerektiğini düşünürken Hwiyoung ağır olduğu belli olan sırt çantasıyla odadan çıkmıştı.

Hızla Hwiyoung'un çantasını sırtından almıştı Inseong. "Nereye?"

"HANIMEFENDİYİ DOĞURDUĞU İÇİN PİŞMAN OLDUĞU ÇOCUĞUNUN SURATINI GÖRMEKTEN KURTARIYORUM!" Hwiyoung annesinin olduğunu düşündüğü odaya doğru bağırırken Inseong sorusunu yineledi. "Yani, nereye?"

"Taeyang'ın yanına." Hwiyoung çantasını almaya çalışırken Inseong hızla geri çekti çantayı. Cüzdanından biraz para çıkartıp Hwiyoung'a verdi. "Taksiyle git, çantayı taşıma. Yarın sen biraz sakinleşince konuşmaya geleceğim yanına, tamam mı?"

Hwiyoung, başını sallayarak onay verdi abisine. Ardından çantasını da alıp evden çıktı.

°°°
"Hyung..." Taeyang, eve girdiklerinde merakla Youngbin'e döndü. "Neden orada Hwiyoung'a yalan söyledin? Senin, onun abisi olduğunu bilmesem de seninle sevgili rolü yapmayı kabul ettiğimi neden söylemedin?"

"Hwiyoung'un güvendiği her şeyi elinden alamayız. Ayrıca sen onu rahatlatıyorsun. Sana olan güvenini kaybetmek onu da bebeğinizi de kötü etkiler. Zaten benden nefret ediyordu. Bir suçu daha üstlenmem bir şeyi değiştirmezdi." Youngbin'in dedikleri üzerine Taeyang minnetle baktı Youngbin'e. "Teşekkür ederim hyung."

"Yemekleri bu akşam ben yapayım mı?" Youngbin'in sorusu karşısında Taeyang "Tabi." diye mırıldandı. "Ben duşa giriyorum hyung."

Taeyang duşa girdiğinde Youngbin de mutfağa geçmişti.

Youngbin ne zaman kötü hissetse mutfağa girerdi. Yemek yapmak onu rahatlatıyordu her zaman. Ancak bugün düşündüğü gibi olmamıştı. İnsanların ona 'piç' demesini artık umursamadığını zannediyordu ama bu sözü kardeşinden duymak... Üzmüştü işte... Belki de kızdırmıştı. Hwiyoung'un annesi olmasaydı bir piç olarak büyümeyecekti belki de... Evet, o adam Inseong ile Hwiyoung'a da babalık yapmamıştı ama 'piç' etiketine sahip olan sadece kendisi olmuştu. Üzgündü, kızgındı, hayal kırıklığına uğramıştı ve... Inseong ile Hwiyoung arasındaki kardeşliği gördükçe biraz da imrenmişti onlara.

Kapı zilinin sesini duyduğunda düşüncelerinden sıyrılmıştı. Elindeki bıçağı kenara bırakıp kapıyı açmaya gitti. Kapıyı açtığında görmeyi beklediği son kişi Hwiyoung'du.

°°°
Bu hafta sınavlarım çok yoğun ve her gün maksimum yarım saat falan girip bölüm yazdım. Aslında kafamda bu bölüm daha uzundu ama daha fazla bekletmek istemedim.

Bu arada kurguya JaeSeong, ZuWon ve RoChan çiftlerini ekleyeyim mi?

V Love  |TaeHwi|Where stories live. Discover now