VL-22

1.6K 108 19
                                    

22: yani bir isteğimi de yapamayacaksan...

°°°
Hwiyoung ekşisinden tatlısına eline geçen her yemeği masaya koymuş ve iştahla kahvaltı etmekteydi. Bir yandan da kendisine kahvaltı sonrası içmesi gereken sütü hazırlayan Taeyang'ın her an bir hata yapmasını gözlüyordu.

Sabah, Taeyang'ın bu evde yaşamak istemesime sevinmiş ve bunu fazlasıyla belli etmiş olsa da sabahki tartışmada Taeyang, annesini tuttu diye şu an sinirleri bozulmuştu.

Bu yüzden Taeyang'ın bir hatasını bulup onunla kavga etmeden rahatlayamayacaktı. Ancak o zamana kadar da agresifliğini yemekle geçiştirmeye çalışıyordu, her zamanki gibi...

Midesinde hissettiği ekşime hissiyle ellerini karnına dolayıp arkasına yaslandı. "Ayy, midem yanıyor."

Sütü hazırlamakta olan Taeyang çarpık bir gülüş sergiledi. "Neden acaba?"

Hwiyoung'un bakışlarıyla sesi sonlara doğru kısılmış olsa da Hwiyoung çoktan aradığı fırsatı bulmuştu.

Öfkeyle baktı Taeyang'ın yüzüne. "Belki kızımızın saçı çıkıyordur, ne dersin? Belki de ben günde milyon tane hormonla boğuşuyorum ya ondandır. Olabilir mi?"

"Olabilir tabiki... Ben bir an için..." Taeyang durumu kurtarmaya çalışırken söylediği son kelime ile Hwiyoung'un sinirli bakışlarıyla tekrar karşılaşmıştı. "Sen, bir an için ne düşündün? Çok yediğimi mi? Gözüne mi battı benim yediklerim? Ana şunu bil ki bu göbek keyfi değil, içinde bebek var, bebeğimiz..."

Ardından dudaklarını büzüp bakışlarını karnına yönlendirerek konuştu. "Seni, bundan yavruladığım için özür dilerim bebeğim."

"Sütün hazır." Taeyang, sonunda kaynayan sütü derhal bardağa koyup Hwiyoung'un önüne koyarak konuyu değiştirmeye çalışmıştı. Hwiyoung bu yüzden de kavga çıkaracaktı ama dış kapıdan duyduğu sesler ilgisini daha çok çekmişti.

Olabildiğince hızlı bir şekilde ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü. Annesi kapıda durmuş bazı insanlara bir şeyler taşıttırıyordu.

"Bunlar da ne? Bu adamlar ne taşıyor?" dedi Hwiyoung eşyalara merakla bakarken. Annesi kısaca açıklamada bulundu. "Bebek odası."

Hwiyoung kıskançlıkla konuştu. "Hah! Bebeklerin cinsiyeti bile belli değil daha."

"Bebekler, iki buçuk yaşlarına kadar cinsiyet ayrımı yapamaz. Önemli olan bebeklerimin nasıl bir odada mutlu olacaklarını hissetmiş olmam. Görünce sen de çok beğeneceksin." Annesinin sözleri üzerine Hwiyoung gözlerini devirdi. "Hislerinin mobilyaya dökülmüş halini gerçekten merak ediyorum."

Annesi Hwiyoung'u umursamadan eşyaların yanına giderken Hwiyoung sertçe Taeyang'ın karnına vurmuştu.

"Biz bebeğimizin nasıl bir odada mutlu olacağını hissetmiyor muyuz Taeyang?" Taeyang konuşacağı sırada Hwiyoung sözlerine daha yüksek desibel ile devam etti. "Doğuma şunun şurasında 2,5 ay kaldı, neden hâlâ oda almadık? Napacağız? Bebeği yer yatağında mı yatıracağız?"

"Derhal, gidip bakalım mı bebek odalarına?" Taeyang konuyu uzatmadan Hwiyoung'un duymak istediği kelimeleri söylediğinde Hwiyoung keyiflice kapının yanındaki koltuğa oturup ayağını Taeyang'a uzatmıştı. "Ayakkabımı giydir, artık eğildiğimde ayaklarıma yetişemiyorum da."

°°°
"Şunu şuraya yerleştir." Hwiyoung, Taeyang'a zorla aldırdığı sallanan sandalyeye oturmuş, kucağına aldığı kiraz kasesindeki kirazlardan atıştırarak Taeyang'a bebekleri için aldığı eşyaları yerleştirme emri veriyordu.

"Boy ölçmek için kullanılan zürafa metresi bile var." Hwiyoung heyecanla konuştu. "Düşünsene kızımız ayaklanıp şu duvarın dibinde duracak, her gün boyunu göstermek için attığımız çizikler yükselecek."

Taeyang, Hwiyoung'un dediklerini hayal etmişti. Suratında oluşan istemsiz gülümseme sabahtan beri üzerinde olan yorgunluğu bile yok etmişti.

"Ama duvar çok renksiz." demesine sebep olmuştu Hwiyoung'un hiçbir zaman hoşnut olmasına izin vermeyen hormonları. "Aslında aklımda bir renk yok. Okuduğum kitaplar hem her rengi öneriyor hem de önermiyor bebek odaları için. Hepsinin faydası ve zararı varmış."

"Hepsini kullanalım." demişti Taeyang, Hwiyoung'un yanına gelerek. "Bu duvara üzerinde dev bir gökkuşağı olan bir gökyüzü resmedelim. Tavana da karanlıkta parlayan ay ve yıldızlardan yapıştırırız. Kızımız güzel bir gökyüzü altında yaşar. Hatta ismi de Haneul olur. Onu yaşatmaya çalıştığımız güzel gökyüzünü hep isminde yaşatır."

"Duvar fikri güzel ama kızımızın adının anlamı gökyüzü, senin adının anlamı güneş. Ben bunun neresindeyim?" Taeyang, Hwiyoung'un elini tuttu nazikçe. "Sen bizim dünyamızsın Hwiyoung."

°°°
Bu aralar bölümler kısa ve geç geliyor. İnanın elimde olan bir şey değil. Eskisi gibi ilham gelmiyor. Zaten doğum da yakın, yakında final yapıp başka bir kurguya geçerim diye düşünüyorum.

V Love  |TaeHwi|Where stories live. Discover now