◇Fourteen◇

119 16 0
                                    

Suga daha önce hiç bir düğünde bulunmamıştı. Ona göre bu işler birbirini hiç sevmeyen insanların başkalarının mutluluğuyla biraz olsun neşelenip gerçekleri unutma gösterisiydi.

Ama Chimchim onu annesinin düğününe çağrınca hiç düşünmeden kabul etmişti.

Chimchim'in üzerinde beyaz bir takım elbise vardı. Yakalığında pembe bir mendil ve işlemeli " J " harfi...

Adımlarını annesinin söylediği gibi kibarca ve bir beyefendiye uygun bir şekilde atmak istiyordu. Suga ise daha önce annesinin cenazesinde giydiği siyah takım elbisesiyle gidiyordu düğüne. Üzerindekinin pek bir heyecanı yoktu tabi ama Chimchim onun bu halini çok yakışıklı bulmuştu.

-Chimchim anneni kıskanıyor musun?

Küçük çocuk şaşırmıştı. Yüzüklerle süslediği ellerini çenesinin altında birleştirdi ve düşünceli bir hale büründü.

-Mutlu görünüyor.

Suga yanlarında bulunan sandalyelerden birine oturdu ve Chimchim de onun yanına oturdu. Suga'nın yanakları kıpkırmızıydı ve dilinin ucunda söylemek istediği bir şeyler vardı.

-Ben de evlenmek istiyorum.

Chimchim yavaşça ağzını araladı ve üzgün gözlerle Suga'ya baktı. Kırılmıştı.

-Peki kiminle evlenmek istiyorsun?

Suga gülümsedi ve Chimchim'in ellerindeki yüzüklerden birini işaret etti. Daha sonra kendi elini cebinden çıkardığında Chimchim şaşkınlıkla Suga'nın parmağındaki yüzüğe baktı.

*

Üçüncü şişe de bittiğinde Jimin artık başını dik tutamıyordu. Sandalyede sallanıp ileri - öne doğru hareket ediyor ve kızarmış yanaklarıyla Yoongi'nin uyuklayan haline bakıyordu.

Jimin hıçkırdı ve söze başladı.

-Başlayalım h-hyung .

Yoongi elindeki bardağı masaya geri koydu ve önündeki tabakları yana doğru ittirdi. İki elini de birleştirip tam karşısına dikince ciddileşmişti.

-Başla o zaman.

Jimin yutkundu. Bu basit oyunun bile nasıl oynandığını unutmuştu sanki. Heyecanla devam etti.

-Doğruluk mu cesaret mi?

Yoongi hiç düşünmeden konuştu.

-Cesaret.

Jimin'in pembe yanakları daha da kızarıyordu. Keşke doğruluk deseydi işi daha kolay olurdu.

-Oyunun kalanını üstün çıplak oyna.

Yoongi beklemediği bu hareketle şaşırdı.

-Seninle göle gelmemeliydim.

Bir yandan üzerindeki siyah gömleği çıkarıp bir yandan da Jimin'e sorabileceği ya da yaptırabileceği her şeyi teker teker tartıyordu.

-Doğruluk mu cesaret mi?

-Doğruluk.

Yoongi Jimin'i iyice süzdü. Keşke cesaret deseydi de saklayacak hiçbir şeyi yok gibi davranmasaydı.

-Neden beni o gün takip ediyordun?

Jimin'i ter basmaya başlamıştı. Rahatlamak için kıyafetinin yakalarını açtı.

-Çünkü okulun başından beri seni ilginç bulmuştum.

Yoongi tatmin olmuş görünmüyordu ama itiraz etmedi.

The Guardian Angel • YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin