◇Twenty Six◇

102 12 2
                                    

-Cehennem kadar acıtıyor. Eğer bana öğretilenler olmasaydı... Asıl ızdırabın yaşadığımız dünya içerisinde olduğunu düşünürdüm.

Suga sökülen tırnaklarına baktı. Şu an parmakları sadece yumuşak et ve kan dokusundan oluşuyorlardı.

Hoseok, Suga'nın tablosunda gezdirdi ellerini. Kurumuş tuhaf boya tabakası diğerlerinden çok daha farklı kokuyordu. Hangi maddeyi kullandığını anlayınca heyecanla döndü ressama:

-Kimin bu kan?

Hoseok bu kanın sahibi olmayı çok isterdi. Seve seve keserdi kollarını ve onu kutsal kaseye boşaltırdı.

-Birden fazla grup var.

Suga sargılı topuklarını ovdu. Hâlâ ayaklarının altında dikenleri hissedebiliyordu. Kaçmak için birkaç kaburga ve kafatası kırması yeterli olmuştu.

-O zaman kimlerin kanı?

-Eller için annem. Ben dışında kimse dokunmasın. Göz kapakları için kendi kanım. Gözleri ben olmak istiyorum. Vücudunun büyük kısmı için kedi kanı. Kurban lazımdı ve dudaklar için...

Hoseok atan kalbini duyabiliyordu.

-...senin kanın. Çünkü çok güzel gülümsüyorsun.

*

Haftalar kovaladı Yoongi 'nin yokluğunu. Günler o kadar hızlı akıp geçiyordu ki okuldaki herkes bu durgunluktan rahatsızdı. Saf alfa ortadan kalkmış betalar ve omegalar arasında kavga alevlenmişti.

Jimin artık Yoongi'nin sırasına dilediği gibi oturuyordu. Bazen aynı Yoongi'nin yaptığı gibi kafasını aynı biçimde koyuyor ve uyuyordu. Ne Jungkook ne de hyungun sevgilisi (?) Joohyun ulaşabilmişti Yoongi'ye. Evinde de yoktu ama okulda hasta ve izinli olarak geçiyordu. Okul bir problemin olduğunu kesinlikle reddedip olağan bir durum olarak sayıyordu bunu.

Jimin şarkı yarışmasının olduğu günü hatırlayamıyordu bir türlü. Sınıftakiler Jimin'in kazanan olduğunu söylemişlerdi ama neden birden ortadan kaybolduğunu açıklayamamışlardı.

Sahi ya erken mi kutlama yapmaya gitmişlerdi?

Hoseok ise gayet sakindi bu konuda. Okulda eskisi gibi davranıyordu, sanki Yoongi'nin yerini bilen tek kişi oydu.

Jimin artık her nefesinde akciğerlerinden yukarı doğru yavaşça çekilen dikenli bir telin varlığını hissediyordu. Yoongi'nin kaba sözlerine bile razıydı. Yeter ki onu bir daha görsün. Şarkı söylerken ne kadar da güzel bakıyordu Jimin'e.

Yoongi'nin kayboluşundan üç hafta sonra okul yavaşça uyanmaya başlamıştı. Koruyucu bir güç ortadan kalkmış gibi Jimin'in hareketleri 7/24 izlenmeye başlanmıştı.

Çünkü Jimin güzeldi. Çünkü Jimin pembeyi severdi. Çünkü Jimin'in tırnakları bakımlıydı. Çünkü Jimin, Hyeri dahil olmak üzere hiçbir kıza ilgi göstermiyor onları ekiyordu. Çünkü Jimin, Yoongi'ye çok güzel bakıyordu.

Jimin yavaş yavaş Yoongi'nin sırasında yazılı olan hakaretlerin aynısını kendi sırasında da olduğunu fark etti. Bunlar normal olan yönelimlerin ve durumların argo şeklinde kullanılan haliydi.

Oje vakasından sonra hiç böyle bir durumla karşılaşmayan Jimin korkmaya başlamıştı. Gözler üzerindeydi ve bunu Taehyung'a da yapıyorlardı.

Ve bir gün sınıf kapısının girişinde gördü Joohyun ve erkek arkadaşlarını. Kız gülerek yalnız bulunan Jimin'i işaret ediyor, arkadaşlarına bir şeyler anlatıyordu.

The Guardian Angel • YoonminWhere stories live. Discover now