Akşam Yemeği

7K 337 140
                                    

Sabah güneşi göz kapaklarımı yaktığında söylenerek diğer tarafıma döndüm. İnanılmaz bir yorgunluk vardı üzerimde. Yatak da çok rahat geliyordu doğrusu. Kesinlikle kalkmak istediğim bir saatte değildim.

Uykumun kollarına yeniden sığınacağım vakit, sinsi bir düşünce pamukla doldurulmuş gibi uyuşmuş zihnime süzülüverdi. Evlendim, Anthony ile birlikte yatıyorum.

Gözlerimi kocaman açtım. Sıçrayarak yerimden kalktım. Uyku mahmuru gözlerimi kırpıştırıp boş yatağa anlamayarak bakmaya başladım. Acaba rüya mı görmüştüm? Dağınık saçlarımı daha fazla karıştırarak kafamı kaşımaya başladım. Ayılabilmek için odamın içine dikkatle bakarken bir köşedeki sandalyeye attığım gelinliğimi gördüğüm an tepemden aşağı bir kova buzlu su dökülmüş gibi uyandım hemen. Yeniden boş tarafıma kaydı bakışlarım. Çarşaf dağınıktı. Kokladığım zaman taze nane, sabun ve erkeksi bir koku dolmuştu burnuma. Demek ki rüya değildi. Evlenmiştik, uyumuştuk ve o benden önce uyanıp gitmişti.

Yüce Savaş Tanrıçam, bana yardım et. İniltiler ve dualar eşliğinde yataktan kalktım. Uykum sırasında ince geceliğimin etekleri sıyrılmış neredeyse belime kadar çıkmıştı. Çıplak bacaklarıma bakarken yüzüm yanmaya başlamıştı. Büyük bir istekle beni böyle görmediğini umut etmekten başka çarem yoktu.

Üzerimi düzeltip pencereye doğru yürüdüm ve tül perdemi çektim. Anthony saray bahçesinde James ve babam ile birlikte yürüyüş yapıyordu. Babamın bir eli onun omzunda, gülümseyerek bir şeyler anlatıyordu. Anthony ne kadar kibar bir tebessümle dinliyor olsa da canının sıkıldığı belliydi. Onu böyle üzen bendim. Hüzünle içimi çektiğim sırada parlak mavi gözlerini birden kaldırdı. Sanki iç çekişimi duymuş gibi pencereye baktı ve beni gördü. Birbirimize öylece bakarken aramızdaki mesafeye rağmen gerildiğimi hissettim.

Kapının açılmasıyla pencereden uzaklaştım. Nedimelerim içeriye girdiler. Oldukça gergin duruyorlardı. "Prensesim, anneniz kraliçe ve babanız kral hazretleri Prens Anthony'le olan yolculuğunuzun yarın akşama kadar ertelenmesini istediler."

"Neden?"

Laura gardırobumdan düğünden sonra giyeceğim beyaz elbisemi çıkartırken Bella'da geceliğimi çıkarmama yardım  ediyordu. "Düğünden sonra bir yemek düzenlemiş anneniz. Ayrıca Prens Erik'in de sizinle vedalaşması için gelmesini bekliyorlar."

Elbiseyi giyerken başım döndü. Neyse ki belli etmeden ayakta durmayı başarabilmiştim. Askıları ve yakası fırfırlı, ince kumaştan beyaz elbisenin iplerini bağlayan nedimelerime bıraktım kendimi. Beynim uğulduyordu. Erik'i görmeye dayanabilir miydim? Peki ya Anthony ne demişti bu işe?

"Prens Anthony'nin ailesi bu sabah yola çıkacaklar majesteleri. Yalnız bu son dakikada çıkan yemek canını sıkmış gibiydi."

İçimi çektim. Ben kaşınmıştım. Anthony'e en başından hayır demeliydim. Oysaki sırf Erik'in inadına onun bana olan duygularını kullanmıştım. Bu zamana kadar da vicdanımın sesini duymamıştım bile. Andarkan'dan gidene kadar dişimizi sıkacaktık artık.

"Anlıyorum." dedim sadece. Saçlarımı fırçalarlarken yorgun yüzüme baktım aynadan. Artık evli bir kadındım. Önceden kendi başıma taradığım saçlarımı nedimelerim tarıyordu. Mowaki'de daha çok nedimem olacaktı. Sürekli etrafımda dolaşan, gereksiz iltifatlar ile gözüme girmeye çalışıp, en küçük bir dedikodu malzemesi için gözlerini dört açan akbabalar saracaktı etrafımı. Ürpermekten alıkoyamadım kendimi. Eski neşemi, pervasız hareketlerimi ilk günden özlemiştim bile.

Kahvaltıya indiğimde babam, James ve Anthony dışında herkes yerini almıştı. Ben yerime yerleştikten sonra onlar da aramıza katıldılar. Anthony yanıma oturduğunda sessiz öfkesini zerrelerime kadar hissedebiliyordum.

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz