Kırık Kalpler

4.8K 302 33
                                    

Yatağıma oturmuş düşünüyordum. Nisha ıslak saçlarımı tarıyordu. Ana salondaki müziğin sesi odama kadar geliyordu. Sıkıntıyla ağrıyan başımı ovdum. Balodan başka bir şey bilmiyorlar mıydı? Aklıma Anthony ve Narissa'yı getirmemeye çalışsam da beceremediğim aşikardı. Geceliğimin eteğiyle oynadım sinirle.

"Siz de baloda olmalıydınız prensesim." dedi çok alçak bir sesle Nisha. Biliyorum, susar mısın diye söylendim içimden.

"İyi değilim. Düştüğümden beridir baş ağrılarım arttı." Yalan sayılmazdı. Baş ağrımın kaynağı olması konusunda emin değildim sadece. Dük ve düşes daha ne kadar kalmayı planlıyorlardı acaba? Ayrıca henüz Anthony ile de hesaplaşmamıştım.

Elime kitabımı alıp her zamanki gibi yerime geçmiştim. "Nisha," dedim birden kitabı açmadan. "Düşesi ve Prens Anthony'i gözlemlemeni istiyorum. Bir köşeye geçip fısıldaştıklarını gördüğün gibi dikkat çekmeden dinle onları."

İtaatle başını salladı ve beni yalnız bıraktı.

Gece yarısı olduğunda kitap ellerimden düşmüştü. Koltuğun üzerinde uyuyakalmıştım. Bir an kapının tıkırdamasıyla irkildim. Biri kapımı açmaya çalışıyordu. Tek tük gelen gülüşme seslerine göre balo bitmişti. Kapım hala açılmaya çalışıyordu. Gözlerimi devirdim. Hiç zahmet etmesine gerek yoktu. Hızla açığım gibi Anthony sendeleyerek içeriye girdi.

Kısa bir şaşkınlığın ardından bir açık kapıya bir de bana baktı. Saçları dağılmıştı, gözleri içkiden parlaktı ve kızarmıştı. Kapıyı dikkatle kapattı. Yaslanarak bir süre gözlerini yumdu. Kollarımı göğsüme bağladım.

"Neden geldin?"

Yavaş yavaş gözlerini açtı. Kızarmış mavi gözleri önce yüzümü sonra saçlarımı ardından leylak rengi, şifon geceliğimi inceledi. Pekala bundan hoşlanmamıştım. Zaten geceliğim yeterince inceydi ve dizlerimin hemen altında bitiyordu. Daha kısa olmadığı için şükrettim içimden.

"Neden oturmuyorsun?" dedim hızla ondan uzaklaşmaya çalışırken. Kısık gözlerle uzun uzun bakmaya devam etti. Soruyu değiştirmeye karar verdim.

"Neden her an üzerime atlayacakmışsın gibi bakıyorsun?" Masaya ilerledim ve bardağa su doldurmaya başladım. Su içerse belki kafası yerine gelirdi. Sözlerim onu güldürmüştü.

"Çünkü her an üzerine atlayabilirim."

Bir kaşım havaya kalktı. "Geri bas prens bozuntusu," diye söylendim. "Su içmek ister misin yoksa kafandan aşağı dökmemi mi tercih edersin? Hangisi seni daha çabuk kendine getirir?"

Sorumu duymazdan geldi. "Baloya neden gelmedin?"

"Çünkü bir kahraman heveslisi yüzünden yerde üç tur takla attım. Beyin sarsıntısı geçiriyor olduğum için başım ağrıyor."

Yeniden gözlerini kıstı. "O kahraman heveslisi olmasaydı kafanı komşu krallıktan getirmek zorunda kalacaktık."

Kavga mı etmek istiyordu? Bana uyardı. Zaten bütün günümü öfkemden kudurarak geçirmiştim. Alayla güldüm ve işaret parmağımı düşünceli bir şekilde alt dudağıma vurdum. "Ya da... Genç kadınları ormanlık alanda yere yatırmayı seven bir sapıksın?"

Gözlerini yumdu burnunun kemerini sıkarak. "Asha, ne diyorsun?"

"Bugün Narissa bana senin hakkında bir şeyler çıtlattı. Eskiden de ormanda yapmaktan hoşlandığını söyledi. Artık hangi iğrenç anınız aklına geldiyse." Gözleri dehşetle açılmıştı sözlerimle. Bu haline keyifle gülümsedim. "Ama sizin aranızda bir şey yoktu öyle değil mi?"

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3Where stories live. Discover now