Final

6.4K 367 290
                                    

Yeni evimiz tropik bir ormanın içine gömülü cennet gibiydi sanki. Arabadan indiğimde verdiğim ilk tepki sevinç çığlıkları atarak Anthony'nin boynuna atlamak olmuştu. Neşeme keyifle gülümsemiş, alnıma sevgi dolu bir öpücük kondurmuştu.

Üçlü katlı devasa bir yapı olan malikane büyükçe bir gölün hemen yanına inşa edilmişti. Yumuşak çimenlerin üzerinde taştan yollar yapılmış, gölün çevresi de aynı taşlarla çevrelenmişti. Akasya ağaçlarının yorgun dalları gölün ayna gibi yansıyan sularına doğru dokunuyordu.

Malikanenin önünde uzun mermerden bir merdiven vardı. Tam ortasında ise küçük bir çeşme, çeşmenin içinde de rengarenk japon balıkları vardı. Giriş katında büyük bir mutfak ve çalışkanların odaları mevcuttu. İkinci katta oturma odası, balo odası ve saraydakine kıyasla daha küçük bir kütüphanesi vardı. Üst katta ise bizim ve misafirlerin yatak odaları ve banyolar mevcuttu.

Odamız genişti ve en önemlisi de dışarıya uzanan bir balkonu vardı. Balkondan karşımızda uzanan denizi tüm ihtişamıyla görebiliyorduk. Balkonun kolonlarına yaşlanıp ılık tuzlu suyun kokusunu içime çekerken huzurluydum. Anthony'nin bedenini sırtımda hissettiğimde kendimi ona yasladım. Kollarını belime dolayarak iyice bastırdı kendisine beni. Dudakları boynumda geziniyordu. Ona doğru döndüm ve tüm sevgimle öptüm dudaklarını. Onun öpüşleri sert ve tutku doluydu. Kucaklayıp yeni yatağımıza götürdü beni.

İki gün boyunca neredeyse hiç odamızdan çıkmamıştık. Hem böylece hizmetlilerin de yerleşmelerini hem de biraz dinlemelerini sağlamış olmuştuk. O iki günü uzun bir süre boyunca aklımdan çıkaramayacak, her defasında özlemle anacaktım.

Anthony ile pek çok şey konuşmuştuk. Hatta bir ara annesinden bile bahsetmişti. Ondan bahsederken buruk bir hali vardı. Anladığım kadarıyla annesiyle de çok büyük bir yakınlığı yoktu ama ona hayrandı. Konu ne zaman babasına gelse hemen konuyu kapatıyordu. Onu üzmemek için üstelemiyordum.

Günler huzurla geçiyordu. Saray ahalisinden uzakta, istediğimiz her şeyi rahatlıkla yapmanın bir huzuruydu bu. Aklım arada bir Leon'a kayıyor ve hiç cevap alamadığım mektuplarımı düşünüyordum. Onun için çok üzülüyordum. Birkaç kere konuyu Anthony'e açmak istemiş fakat tepkisinden korkmuştum. Bu yüzden ona bu tarz ilişkiler hakkındaki düşüncelerini sorduğumda elindeki kağıt parçasını bırakıp dikkatle yüzümü inceledi.

"Ne diyorsun Asha?" diye söylendi anlamayarak. Yüzündeki sert ifadeden duyduğu sorudan hoşlanmadığını anlamıştım.

"Neyse önemli değil." diye geçiştirdim. Bu konu hakkındaki fikirlerini az çok yüzündeki sert ifadeden anlamıştım, Leon'a bir yardımı olacak değildi tam tersi bir felaket yaşatabilirdi ona. Anthony'nin yüzünde tatlı bir gülümseme oluşmuştu birden.

"Yine neler dönüyor kafanda bilmiyorum ama okul için projelere bakmak ister misin?"

Şehir son derece güzeldi fakat yeni nüfus artışıyla eğitim ve sağlık alanında yetersiz kalmaya başlamıştı. Yeni yeni gelişme oluyordu. Anthony hastane ve okul yaptırmak istediği için bütün gün ya gidip araziyle ilgileniyor, ya inşaatı kontrol ediyor ya da projeleri, ihtiyaçları inceliyordu. Ben de ona okul projesinde yardım ediyordum. Bir işe yarıyor olmanın mutluluğunu duyuyordum.

Böylece huzurla dolu tam iyi ay geçmişti. Bir pazar sabahı gölün önünde piknik yaparken gelmişti kara haber. Melania habersiz çat kapı geliverdiğini duyurmuştu. Bu ikimiz için de hiç hoş bir haber değildi. Anthony de ben de gerilmiştik. İstemeyerek de olsa ona bir oda hazırlattım. İkimiz de gelme sebebini düşünüyorduk. Yanında kral yoktu ve yola apar topar çıkmıştı. Arabası bahçeye girdiğinde durmasını doğru düzgün beklemeden içinden atlayarak çıktı. Onun perişan halini gördüğüm gibi içimi bir korku kaplamıştı.

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3حيث تعيش القصص. اكتشف الآن