Narissa

4.9K 288 119
                                    

Balo oldukça renkli ve baş döndürücüydü. Buna rağmen ben sıkılıyordum. Anthony ile kısa bir giriş dansı yapmıştık. Daha sonra ülkenin dört bir yanından gelen misafirlerle konuşmaya başladık. Bir yerden sonrasını kaçırmış, kim kimdir, ne yapıyor, nerede yaşıyor, tamamen unutmuştum.

Anthony ilk saatlerde yanımda olsa da sonrasında ortalıktan yok oldu. Sürekli başka bir leydi ile dans edişini izlemeye başlamıştım. Ne yazık ki beni dansa kaldıran kimse olmuyordu. Arada bir Leon yanıma uğruyor, beni güldürüyordu.

Prenses Daphne buz mavisi elbisesiyle oldukça güzel ve soğuktu. Buna rağmen çok da iyi flörtleşiyordu. Tabii bunun en büyük nedeni kraliçenin gece boyunca yaptığı ikazlardı.

"Gelir gelmez böyle bir curcunanı içine düşmeyi beklemiyordun değil mi?" diye sordu Leon üçüncü dansımızda. Temkinli bir bakış attım yüzüne. Sımsıcak bir tebessüm bahşetti bana.

"Bu bizim yaşam tarzımız. Burada olduğun müddetçe o kadar çok balo göreceksin ki artık kıyafet yetiştiremeyeceksin. Şükürler olsun ki sevgili ağabeyim Anthony hazineyi iyi idare ediyor."

Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. "Anthony hazinenin başında mı?"

"Hazinenin başında, askeriyenin başında..." diye saymaya başladı. "Benim bile varlığından haberim olmadığı daha pek çok şeyin başında."

Yeni bir gözle bakmaya başladım Anthony'e. Umursamaz tavırlarının altında bu kadar disiplinli ve çalışkan bir adam olması şaşırtıcıydı. Hakkında bilmediğim daha neler vardı?

"Fark etmişsindir, babam rüyada yaşıyor gibi. Annemden başka bir şey görmez gözü. Nadir zamanlar dışında. Genel olarak kıçımızı Anthony topluyor desek yalan olmaz."

"Leon, çok ayıp." diye payladım onu hafifçe. Her zamanki havai gülümsemesi ile baktı. Dayanamayarak ben de güldüm. "Tamam komikti, ama çok ayıp."

"Hadi ama Asha!" diye isyan etti. "Senin diğer leydilerden olmadığını sanmıştım."

"Bu yüzden daha çok dikkatli olmalıyım ya." İçimi çektim. "Burada sevilmediğimi hissediyorum."

"Bir günde mi?" Dudak büktü. "Yeni geldin, daha kimseyi tanımıyorsun, onlar da seni tanımıyor. Zamanla sevileceksin. Ayrıca bu altın sarısı saçların ile halkın gönlünü fethettiğin dillerden dillere dolanıyor."

Yanaklarım yanmaya başladı sebepsiz yere. Aslında ben de onları sevmiştim. Fakat bunu söylemeye fırsat bulamadım. Anthony suratsız bir şekilde dibimizde bitmişti. Leon'un dikkatli bakışları bir benim bir de onun üzerinde dolaşsa da bir şey söylemeden elimi öperek beni bıraktı. Anthony ters ters elimi tuttu ve masaya doğru çekti beni.

"Ne konuşuyorsunuz öyle sürekli?" diye söylendi. Masanın üzerindeki şekerlemelerden birini elime alıp inceledim.

"Hiiç, senin çapkınlıklarını anlatıyordu." dedim şekerlemeyi ağzıma atarak. Yüzü anında bozuldu. Gözlerimi kısarak onu inceledim. Baya baya gerilmişti. Bu demek oluyordu ki irdelemem gereken bir konu bulmuştum.

"İyi akşamlar."

Yumuşak bir kadın sesi araya girdi. Arkamızda bir çift duruyordu. Uzun boylu, iri yapılı bir adam ve ince yapılı, uzun boylu güzel bir kadın kola kola duruyordu. Adamın pos bıyıkları ve gür saçlarında kırlar vardı. Etkileyici hatta yakışıklı bir adam denebilirdi. Kadın ise adama göre gençti. Bembeyaz süt gibi bir teni, topuz yapılmış siyah saçları vardı. En etkileyici yanı ise masmavi gözleriydi. Kibar bir şekilde bana gülümsedi. Sonra neredeyse şefkatli denebilecek bir bakış attı Anthony'nin yüzüne.

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3Où les histoires vivent. Découvrez maintenant