Aşk

6.5K 320 57
                                    

+18

Beklenen gün geldi ve çattı. Ashdjkd! Okumak istemeyen olursa diye dikkat dikkat, bu bölüm aşırı +18dir diyorum ve hepinize güzel haftasonları diliyorum. Yorumlarda görüşmek üzere ❤❤

🌸🌸🌸

Bir elim çenemin altında, diğer elimle çay fincanımın içindeki çayı, fildişi bir kaşıkla dalgın dalgın karıştırıyordum.
Çay odasında nedimelerle ve bazı leydilerle çay partisi düzenlemiştik. Aslında bu sıkıcı etkinliğe katılmayı kesinlikle düşünmüyordum. Fakat Anthony'den saklanmak için en uygun yer olduğunu fark etmemle ilk gelenlerden biri olmuştum.

Daphne hızla yanıma oturdu. O kadar hızlıydı ki yerimde zıpladım. Hiç prenseslik adabına uygun bir davranış değildi. Benim için bir önemi yoktu ama kurallar onun için önemliydi. Bir nedime önüne hemen bir fincan çay koydu. Kısaca leydilerle selamlaştıktan sonra bana döndü.

"Anthony sabahtan beridir, didik didik her yerde seni arıyor. Neredeyse çay odasına dalacaktı. Zor tuttum. Çaydan sonra mutlaka seni görmek istediğini iletti. Ne oldu size? Kavga mı ettiniz? Neden ondan kaçıyorsun? Daha dün geliyor diye havalara uçuyordun?"

Çayımdan aldığım yudum boğazıma kaçmıştı. Dalgınlıktan fazla şeker atmıştım. Kesinlike Anthony ile alakası yoktu!

"Biliyorsun, konuşurken nefes alabilmek için duraklamak gerekiyor." dedim mendilimi ağzıma bastırarak. Yeniden öfkeden çakmak çakmak olmuş gözlerle bakmaya başladı.

"Konuyu değiştirme."

Konuyu kesinlikle değiştirmem gerekiyordu oysaki. O an, çay odasının ortasında dün geceyi düşünmek istediğim en son şeydi. O ateşin yeniden bedenimi ele geçirmesine dayanamazdım.

Anthony'nin kucağında odaya girdiğimde dehşetle kaçacak bir yer arıyordum. Bu hazır olduğum bir şey değildi. Fakat Anthony hazır görünüyordu hatta bunun için ölüyor gibi de olabilirdi. Ben kollarından atladığımda kaçmama izin vermeyerek belime sarıldı. Sırtımı gövdesine yaslayarak vücudundaki her bir noktayı hissetmeme neden olmuştu. Kalçalarıma yasladığı sertliğini hissedince başım dönmüştü. Onu durdurmak için ağzımı açtığımda başımı yan çevirip dudaklarımı işgal etti. Bir eliyle de eteğimi belime kadar sıyırmıştı. Daha önce maharetini gösterdiği parmakları en mahrem bölgeme ulaştığında ikimiz de inledik. Kollarının arasına yığılacaktım. Parmakları kadınlığımı okşuyor bazen de içime giriyordu. İki parmağı ne zaman içime açılan dünyaya girse dişlerini sıkıyordu. Aklımı kaybetmek üzereyken hızla kendisine döndürdü beni. Bu sefer iki eli de hızlı bir şekilde elbisemin bedenimle olan bağlantısını kopardı. Daha ne olduğunu anlayamadan elbise ayaklarımın dibine düşmüştü. Yeniden belime sarıldı. Bu sefer havaya kaldırdı beni. Bacaklarımı beline doladım dudaklarıma yapıştığında. Yatağa yatırdığında o da üzerime uzanmıştı.

Gömleğinin düğmeleriyle uğraşmadan iki yana hırsla çekiştirdi. Düğmeler etrafa saçılırken parçalarcasına söküp attı yere. Aynı hızla üzerimdeki son kumaş parçasını yırttığında istemdışı ondan uzaklaşmaya çalıştım. Fazla vahşiydi, beni korkutuyordu.

"Anthony korkuyorum." dedim en sonunda. Nefes nefese kalmış bir halde durdu. Bunu yapmak onun için dünyanın en zor işiymiş gibiydi. Alnını alnıma yaslamıştı.

"Neden?" diye fısıldadı.

"Çünkü... çünkü ben... bilmiyorum. Ne yapacağımı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyorum." Gözlerim dolarken dudaklarımı ısırdım. "Canım yanacak mı?"

Gözleri kapalıydı ama söylediklerim gülümsemesine neden olmuştu. Saçlarımı okşamaya başladı. Bunu ne zaman yapsa rahatlıyordum. "Bana güveniyor musun?"

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3Where stories live. Discover now