Pişmanlık

4.8K 291 54
                                    

Ariana tatlı bir gülümseme ile Erik'e bakıyor, Erik ise şaşkın bir vaziyette öylece duruyordu. En sonunda kuru bir hoşgeldin dedi. Ses tonu Ariana'yı hayal kırıklığına uğratmıştı. Yüzünün ifadesinden yeterince belli oluyordu. Kızaran yanakları bizlere döndü.

"Ah, Asha, Anthony. Sizleri görmek ne güzel! Düğününüze gelemedim, çok üzüldüm. Ama düğün hediyeni hazırladım, Asha. Çok beğeneceğine eminim."

Onu elbette düğüne çağırmamıştım! Benim yerime Anthony davet etmişti. Neyse ki prenses, ülkesinin sorunlarıyla uğraştığı için gelememişti.

Hiç cevap vermedim. Anthony yanımıza gelerek, centilmen bir tavırla Ariana'nın elini öptü. "Seni gördüğümüze çok sevindik Ariana, ne hoş bir süpriz oldu." dedi samimî bir neşeyle. Ariana'nın morali çoktan bozulsa da belli etmemeye çalışıyordu.
Kırık dökük tebessüm etti. Böyle içten bir yaklaşımı Erik'ten beklediğini anlamıştım. Fakat Erik sıkıntıyla başka bir yere dikmişti gözlerini. Bu süpriz konuk, sarayda kalma süresini uzatmıştı.

En sonunda araya Cecilia ve Carmen'in neşeli sesleri karıştı. Ariana'yı gördüklerine ne çok sevinmişlerdi, ne de güzelleşmişti görüşmeyeli, işlerini yoluna koymuş muydu, annesi ile ülkesine istedikleri huzuru vermişler miydi, ne iyi etmişti gelmekle. Ariana'nın her zamanki meraklı gözleri Daphne, Leon ve Carlos'un üzerinde dolaşıyordu. Tanıştırılmak istediğini biliyordum ve bile isteye onları tanıştırmıyordum. En sonunda benim araya girmeyeceğimi anlamış olmalı ki Anthonty'e yöneldi.

"Kardeşlerin sanırım?"

"Daphne ve Leon." diye tanıttı Anthony kibar bir şekilde. "Kuzenim Carlos."

Carlos çapkın bir gülümseme ile Ariana'nın elini öptü. Onu uzun uzun süzmüştü ve gördükleri hoşuna gitmişti anlaşılan. "Belarok'un biricik prensesi anlatıldığı kadar varmış doğrusu. Ülkeniz gibi yakıcı bir güzelliğiniz var."

Ariana kızarırken bir yandan da Erik'e göz atıyordu. Carlos'un flört etme çabalarına verdiği tepkiyi merak ediyordu. Fakat Erik sıkılmış gibiydi. Bir an önce saraydan ayrılmak isteğinin verdiği bir rahatsızlık vardı üzerinde. Onlarla çok ilgilenmiyordu. Yine yüzü düşmüştü minik prensesin. Carlos flörtöz tavırlarına devam ederken gözlerimi devirdim.

"İzninizle, uzun yoldan geldik." dedim birden. Bir sessizlik oluşmuştu. Sesim, bahçeyi saran kar gibi soğuktu. "Odama çekilmek istiyorum. Akşam yemeğinde görüşürüz."

Kimseye bakmamaya özen göstererek evime girdim. Mutlu adımlarla odama yöneldim. Eşyalarımı özlemiştim. Merdivenleri uçarak çıkarken Anthony arkamdaydı. Birden durdum.

"Sen nereye?" diye tersledim onu.

"Ben de yorgunum. İzninle ben de dinlenmek istiyorum."

"İzin vermiyorum. Odama giremezsin."

"Ülkenizde eşlerin ayrı odalarda yatma geleneği olduğunu sanmıyorum. Kimsenin diline de malzeme vermek istemezsin diye düşünüyorum. Hele ki Ariana'da varken."

Derin bir iç çektim. "O meraklı eksikti zaten. Neyse onun için moralimi bozacak değilim." dedim burnumu havaya kaldırarak. "Mathilda ve Manso'yu görmeye gideceğim. Daha önce de Brayn'a bakacağım. Sen de isteğini yap. Sadece bana yanaşma, yeter."

Söylenerek yanından uzaklaştım. Ardımdan homurdandığını duyabiliyordum. Ama kimsenin keyfimi bozmasına izim vermeyecektim. Evime gelmiştim.

♤♤♤

Brayn'n yanında tahmin ettiğimden de uzun kalmıştım. Odasına girdiğimde bir an onu tanıyamamıştım. Zayıflamıştı, teni bembeyazdı. Odası rahat uyuyabilsin diye perdelerle kapanmıştı. Onu bu halde bırakıp Mowakii'ye beni görmeye mi gelmişlerdi?

Altın Prenses | Andarkan Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin