1.1

647 60 37
                                    

Jongdae uzunca koridoru geçip Suzy'nin odasının önünde durduğunda suratındaki tüm öfkeyi sineye çekti ve hiçbir şey yokmuşçasına içeri girdi. Çoktan şirkete geldiğinden emindi.

"Bende tam sana geliyordum bebeğim." Dedi Suzy içeri giren adama yaklaşarak, yanağına küçük bir öpücük kondurduğunda Jongdae yumruğunu sıktı.

"Bugün çok yakışıklı görünüyorsun." Gülümsedi kadın, Jongdae hala sesizdi. Sadece samimiyetsiz gülüşler sunuyordu ama Suzy bunu anlayacak kadar tanımıyordu onu. Minseok olsa çoktan mızmızlanmaya başlardı, Jongdae'yi en iyi tanıyan oydu.

"Bir sorun mu var Dae?" Dedi merakla, sesizliği dikkat çekiciydi. Suzy için bile.

"Evet var, sorun Minseok." Sert bir tonda söylemişti. Tek bir savunma şansı vermemek adına oyunu onun kurallarına göre oynayacaktı.

"M-minseok mu? Bak eğer dün içinse hiç sorun değil, o daha çocuk sevgilim." Gülümsedi umursamazca. Suzy'nin artık rol yaptığını biliyor olması Jongdae'yi daha çok sinirlendiriyordu.

"Çocuk mu? O bir şeytan." Göz devirdi Jongdae, rol yapmakta en az Suzy kadar iyiydi ama ona şeytan dediği için yanına gittiğinde küçükten özür dileyecekti.

"Abartıyorsun Dae, sadece biraz şımarık." Dedi gözlerini kaçırarak. Bir anda fikirlerini sunmak istemiyordu. Önce Jongdae'nin hislerinden emin olmalıydı.

"Şımarıklık hafif kalır. Artık ona tahammül edemiyorum." Sesi daha da yükseldi, yalan söylemek ağzına hiç yakışmıyordu. Rol bile olsa.

"Güldürme beni, sürekli onunlasın." Hafif bir kıkırtı sundu genç kadın.

"Bir süredir mecburiyetten. Hayatımı berbat ediyor, bir çocuğa bağlı yaşamak beni delirtiyor." Jongdae'nin söyledikleriyle Suzy'nin gözleri ışıldadı. İstediği zaten buydu değil mi? Kızıl saçlarını kulak arkası yapıp göğüsünü öne çıkartarak Jongdae'ye daha çok yaklaştı. Kendinden emin ve istekliydi. Minseok'tan kurtulma umutları yeşermişti.

"Sürekli sorun çıkartıyor." Diye ekledi Jongdae ciddiyetle. Bunları söylemek saçmalıktı onu sorunlarıyla bile çok seviyordu.

"Seni biraz bunaltmış görünüyor ama benden ne istiyorsun sevgilim?" Gülümsedi sinsice, Jongdae sert çıkışmamak için kendisini tuttu. Cilveyle Suzy'nin omzuna dökülen saçlarıyla oynadı.

"Ondan birlikte kurtulabiliriz sevgilim." Son kullandığı kelime dilini koparma isteği uyandırsada, Suzy'i tam kalbinden vurmaya yetmişti.

"Hayatında o olduğu için benden uzak durmak zorunda kalıyordun, sevgilim kelimesini senden ilk kez duyuyorum." Dedi Suyz fısıltıyla. Kendisine yaklaşan adam başını döndürüyordu. Bir süredir istediği tek şey Minseok'tan kurtulmaktı ve sonunda Jongdae de onunla aynı fikirdeydi.

"Yani bana yardım edecek misin? Bu bizim geceleceğimiz için, seninle birlikte, mutlu." Dedi Jongdae, gülüyordu ama bunun sinirden olduğunu fark etmedi bile Suzy. Tamamen yaklaştı kadına, onun istediği temas yakınlığının hep farkındaydı ve şimdi bunu kullanıyordu.

"Bugünü ne kadar bekledim bilemezsin. Onu hayatında, hayatımızda istemiyorum. Artık kocaman oldu, senden ayrı kendi hayatını kurabilir." Gülümsedi, Jongdae delirmek üzereydi. Bugüne kadar fark etmemiş olduğu için kendisine kızıyordu. "Ona bir ev tutalım, bir de yardımcı. Sonra hayatımızdan mecburen çıkmak zorunda kalacak. Ben bir başkasının değil, bizim bebeklerimize anne ve baba olmak istiyorum Dae." Jongdae'nin yaklaşımına karşılık Suzy'de biraz daha yaklaştı. Jongdae ise öpecekmişçesine kavradı çenesini ve gülümsedi.

"Bir daha Minseok'un adını ağzına alma. Benim karşıma çıkma, sakın arama. İşle ilgili bile olsa Yixing'i bul." Dedi öfkesini serbest bırakarak ve geri çekildi. Suyz şaşkınlıkla bakıyoedu, ne olduğunu anlamamıştı bile.

"Sen beni salak mı sandın Suzy? Böyle bir şeye gerçekten izin vereceğimi düşündün mü?" Artık rol yapmasına gerek yoktu. Öğrenmesi gereken her şeyi öğrenmişti.

"D-dae ben.."

"Şşşt.. bir açıklama istemiyorum. Sana böyle bir hak tanımayacağım." Elini kaldırıp kadını susturdu. "Sana bu şeye başlarken tek bir şey söyledim. Min benim bir parçam, onunla ya da asla dedim." Kelimelerini vurguladı, özellikle Minseok'un adını.

"Ve sen bunu kabul ettin. Meğer gizlice ondan kurtulma hayalleri kuruyormuşsun, yazık. Ben seni zeki bir kadın zannederdim Suzy." Sözleri giderek ağırlaşırken, karşısındaki kadını kırmakla ilgilenmemişti. O miniğini oldukça kırmıştı zaten. "Benim ondan değil, senden kurtulacağımı tahmin edebileceğini sanıyordum. Yanılmışım."

"Bunu düşünmem hataydı üzgünüm ama.." Devam edemeden lafı kesildi.

"Üzgün ol ya da olma, ilgilenmiyorum. Bunun için çok vaktin olacak nasılsa. Artık aramızda hiçbir şey kalmadı, benden ve Minseok'dan uzak dur." Sertçe ve emir verircesine söyledi.  Suzy masından destek aldı, böyle bir hataya düştüğü için yıkılmıştı.

"Seni şu an kovmayacağım, File Holding ile yaptığımız işin başındasın ama bu son Suzy." İfadesiz bakışlarını odanın içinde gezdirdi. Suzy mecburi sesizliğini koruyordu, kaybetmişti.

"Program süreci bittiğinde, payına düşeni alıp buradan gitmeni istiyorum. Dediğim gibi bu süreçte sakın bana gelme, senin patronun artık Yixing. İlla bana sorman gerekiyorsa da, sekreterini gönder. Seni bir daha görmek istemiyorum." Son sözleriyle arkasına hiç bakmadan çıkmıştı. Uzunca koridoru tekrar ilerlerken üzerinden büyük bir yük kalktığını hissetti. Küçüğünü üzen herkese, her şeyi yapabilirdi. Onunla ilgili konularda gözü dönüyordu, Suzy iyi bile yırtmıştı. Bugün ise bebeği ne istiyorsa onu yapacaktı, nasıl olsa dün işin yarısından çoğu bitmiş sayılırdı. Küçüğünde değimiyle bugün mutlu Jongmin günüydü.

~~~

Suzy'den de kurtulduğumuza göre, umarım kaos sever cülüş başımıza bir sevgili daha çıkartmaz.😈🥂

Sadece Beni Sev/chenminWhere stories live. Discover now