2.3

515 62 30
                                    

Minseok ve Jongdae'nin güzelce yemeklerini yemiş, şimdi güzel bir akşam yürüyüşü yapıyorlardı. Bugün en güzel saatlerini o an yaşıyordu küçük ama Minseok kafasını kurcalayan sorulara engel olmıyordu. Jongdae'nin lisedeki o çocuğa aşık olup olmadığını merak ediyordu ya da bir hala görüşüyorlar mıydı? Eğer görüşüyorlarsa, onunla yarışamazdı. O Jongdae'nin geçmişindendi, geçmişle yarışılmazdı.

"Baba bir şey sorabilir miyim?" Tüm cesaretini toplayıp sorduğunda Jongdae gülümseyerek ona baktı.

"Tabii ki hayatım."

"Hani o lisede babanın sizi ayırdığı çocuk var ya?" Duraksayıp derin bir nefes aldı. Jongdae'nin kaşları çatılmıştı. "Şey ona aşık mıydın?" Diye tamamladı sözlerini. Aşk kelimesinin karşılığını yeni öğrenmiş sayılırdı ama merak ediyordu işte. Jongdae biraz düşünüp başını gökyüzüne kaldırdı.

"Bilmiyorum bebeğim." Dedi mırıltıyla. Bilmiyordu evet, o zamanlar daha küçüktü. Yönelimini yeni yeni fark ediyordu, bir arayıştaydı.

"Bilmiyor musun?"

"Evet, küçüktüm Minseok. Bir arayış içindeydim, ona tam aşk denir mi bilmiyorum o yüzden. Belki de sadece hayranlıktı." Dedi tekrar küçüğe dönerek.

"Anladım." Minseok tam bir cevap alamadığı için başını yere doğru eğdi. Daha görüşüp görüşmediklerini anlamamıştı.

"Bana göre aşk onun yanında heyacanlanmak. Böyle elin ayağına dolanır ya, aynen öyle işte. Sonra bazı şeyleri yaparken utanmak, onunla vakit geçirmek için sabırsızlanmak. Hayatının en yerine onu dahil etmek." Minseok dikkatle onu dinletken duraksadı ve ona doğru eğlip kaldırımın ortasıda dizlerinin üzerine çöktü. Sokakta kimseler geçmezken küçüğün gözlerine baktığında heyecancan ölmek üzere olduğununfark etmedi.

"Çin'e gittikten sonra fark ettim ki, ben sürekli onu düşünmüyorum. Şirket kurmaya öyle odaklıydıki o aklıma bile gelmemişti. Bir  anda bana yabancı olmuştu. Başlarda evet yanında heyecanlanıyordum ama çabuk unuttum. Onsuz da yaşayabildiğimi gördüm bebeğim." Dedi Jongdae ve küçüğün saçlarını okşadı. Küçük ise bunların hepsini Jongdae için hissediyordu. Jongdae yokken ölecekmiş gibi hissediyordu. Bir an olsun aklından çıkmıyordu, onun yanında heyecanlanıyordu. Önemli bir işi varken bile Jongdae'yi düşünüyordu, ona aşıktı.

"Peki onu bir daha gördün mü?" Merakla sordu Minseok. İçi az çok rahatlamıştı Jongdae'nin bu sözleriyle ama en çok bunu merak ediyordu.

"Hayır güzelim, hiç karşılaşmadık bile. Nerede, ne yapıyor bilmiyorum." Duraksayıp gülümsedi. "Ve hayır sana başka baba getirmiyorum." Gülümsemesi büyüdüğünde ayaklandı ve kolunu küçüğün omzuna atıp yürümeye devam etti.

"Bunu merak etmiyordum." Dudaklarını büzdü küçük olan.

"Hadi oradan, en çok bunu merak ediyordun." Dedi Jongdae gülerek.

"Tamam belki birazcık." Alt dudağını ısırdı küçük olan. Jongdae ise ondan bakışları kaçırıyordu, bu hareketin kendi üzerindeki etkilerini yeni yeni keşfediyordu ve bu tehlikeliydi.

"Çabuk kabullendin." Dedi gülerek.

"Ciğerimi biliyorsun, kabullenmesem ne olacak?" Küçük olanda gülerek karşılık verdi.

"Doğru, hadi eve gidelim büyük annen çatlamıştır tek başına." Daha fazla başbaşa kalmasalar Jongdae için her şey çok daha iyi olacaktı. Hızlı adımlarını arabaya yönlendirdiğinde küçük olan arkasından koşup kolunu yakaladı.

"Baba." Jongdae'ye bakan gözleri ışıyordu.

"Efendim güzelim." Dedi Jongdae duraksayarak ve ona döndü. Minseok bir anda kollarını Jongdae'nin beline doladı, başını göğüsüne yasladı.

"Sadece beni sev olur mu? En çok beni sev, hep bana gül, bir tek beni öp. Ben seni kimseyle paylaşmak istemiyorum."  Sevinlice burnunu sürttü Jongdae'nin tam kalbinin üzerine. Kuyruğu titriyordu ve tüm gücüyle Jongdae'ye sarılıyordu. Jongdae de aynı karşılığı vererek sıkıca sarıldı Minseok'a ve saçlarını öpüp, kulağının arkasını sevdi.

"Söz veriyorum bitanem." Ardı ardına öpücükler kondurdu saçlarına. Minseok başını gömdüğü yerden kaldırıp etrafına bakındı. Kimse yoktu yani Jongdae'yi öpebilirdi. Parmak uçlarında yükseldi ve Jongdae hiç beklemezken dudakalarına bir öpücük bıraktı.

"Seni seviyorum Jongdae." Bu defa ona ismiyle seslenmişti. Tek kelime etmesine izin vermedense hızla Jongdae'den ayrılıp arabaya koştu. Büyük olan ardından bakakaldı. Saniyler önce ne olduğunu anlamamıştı bile. Elinde olmadan küçüğe çekiliyordu ve bu yanlıştı. Onu düşünmek, ona karşı bir şey hissetmek çok yanlıştı. Kalbineyse artık engel olamıyordu, rüyalarını uzun süredir küçüğünden başkası süslemiyordu.

~~~

Jongdae aşkıma baya yükleniyorum bu aralar sanırım. Tüm Jongdae'ler toplanıp beni pata küte dövse haklılar galiba 😂

Sadece Beni Sev/chenminWhere stories live. Discover now