🎉Noel Özel🎊

683 46 61
                                    

"Jongdae!!" Minseok korkuyla bağırarak uykusundan uyandı. Kedi yılında olduğu için yaşına göre küçücük olmuş bedeni ter içinde kalmıştı gördüğü kabustan dolayı, nefes alış verişleri hızlandı. Kocaman yatakta tek başına olduğunu fark ettiğinde daha çok korktu. En son beraber uyuduklarını hatırlıyordu, sonra onun gittiğini görmüştü, şimdi de yoktu. Sevgilisini göremediğinde ağlamaya başladı, kedi yılının ilk ayları olduğu için hassastı. Hala alışmaya çalışıyordu bedenine ve abartılı duygularına.

"Jongdae!!" Yataktan kalkmaya çalışıp tekrar bağırdı. Bu defa sesi daha yüksekti, yalvarır gibiydi. Jongdae elinde cam sürahi ve bir bardakla girdi odaya ve ışığı yaktı.

"Su içmek için inmişitim güz.." Küçüğünü gördüğü gibi elindekileri komidine bıraktı. Küçük bebeği ağlıyordu. Hemen  Minseok'u kucağında alıp yatağa oturdu.

"Bitanem ne oldu?"  Küçüğü iyice göğüsüne gömdü, Minseok ağlayarak burnunu göğüsüne sürttü, onu gördüğü için biraz rahatlamıştı. Jongdae ardı ardına saçlarına öpücükler bırakırken sakinleşti.

"Kabus gördüm sevgilim." Yüzünü gömdüğü yerden kaldırıp dudaklarını büzdü. Jongdae durulan göz yaşlarını silip, elmacıklarını öptü.

"Seni böyle ağlatacak ne gördün hayatım? Anlatmak ister misin?" Minseok'u sakinleştirmek için kedi kulaklarını okşadı. Minseok onun kucağında olduğu için mutlulukla kuyruğunu dalgalandırdı. Jongdae'nin tatlı yüzünü iki avcunun arasına aldı ve dudaklarını öptü.

"Benden sıkılmıştın." Dedi alt dudağını ısırarak. Jongdae'nin gözleri kocaman açıldı ve gülümsedi.

"Her şeyim benim, gün ışığım. Her gün yeni bir ekşının var, senden nasıl sıkılabilirim ben?" Minseok'un alnını ve burnunu öptü. Gerçekten her gün başka bir şey oluyordu. Özellikle Minseok kediyken çok daha huysuzdu.

"Aptal, öyle değil." Jongdae'nin omzuna vurdu ve başını aşağıya eğdi. Kulakları hareketlendi ve yanakları kızardı, işte yine utanmıştı.

"Ne peki? Hoş seninle bütün gün hiçbir şey yapamadık bile sıkılmam ben senden, sanki bilmiyorsun." Kaşları şaşkınca havalandı Jongdae'nin, küçüğünün çenesini tutup başını kaldırdı ve kendisine bakmasını sağladı. Minseok alt dudağını ısırdı.

"Bitanem dudağını ısırmayı kesip söyler misin artık? Yoksa seni öpeceğim ve asla söyleme fırsatın olmayacak." Minseok'un dudaklarına dokunup dişlerinin arasından çekti.

"İşte tam olarak bu." Dedi Minseok hızla.

"Ne, seni öpmem mi?"

"Evet, yani hayır. Aslında şey.." Söylediği şeylerin saçmalığını fark ettiğinde ofladı. Jongdae ile sevişirken utanmıyordu da, bunu konuşurken mi utanıyordu yani? Suratı kıpkırmızı oldu küçüğün.

"Güzelim sabahın dördünde ne saçmalıyorsun? Bak uyuyalım, uyandığımızda konuşuruz bunu tamam mı? Anladığım kadarı ile söylemeyeceksin zaten." Minseok'u kucağında yatağa indirecekken küçük olan fısıldadı.

"Hani şimdi sen ve ben şey yapıyoruz ya?" Parmaklarıyla oynadı.

"Minseok!" Dedi Jongdae uyarırcasına, anlamıştı ama ondan duymak istiyordu. Bunda utanılacak bir şey yoktu, gayet doğaldı.

"Öfff.. tamam ya! Hani biz, ben kediyken sevişmiyoruz ya artık sana zarar veriyorum diye." En son buna karşı koyamadıklarında Jongdae'nin sırtı tırnak izlerinden geçilmiyordu ve kan içindeydi. Sadece sırtı değil, Minseok acı çektiği için suratını bile tırmalamıştı. O günden sonra kediyken bunu yapmama kararı almışlardı.

Sadece Beni Sev/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin