3.6

527 50 67
                                    

Jongdae mutfakta bir şeylerle uğraşırken Minseok akşama kadar düşündüğü Cülüş'ün sözlerinden sıyrılıp sonunda mutfağa indi. Kız deli gibi görünsede ona göre haklıydı. Minseok bu aşkı içinde daha fazla tutamazdı. Jongdae'nin kendisini terketmesinden çok korksada, belki bir ihtimal bu oyunu kazanacaktı ve Jongdae tam olarak ona ait olacaktı. Ona istediği an dokunabilecek, öpebilecekti ve bunların hepsini şu anın dışında sevgilisi olarak yapacaktı. Denemeden bilemezdi. Küçük kendini bildi bileli onu hiç babası olarak görmemişti. Annesi giderken ona aşkı hediye etmişti, ilk ve son aşkını. Bugün de her şeyi itiraf edecekti işte. Onu neden kıskandığını, dudaklarını öperken hissetiklerini. Dokunuşlarını arzuladığını belki de. Kim Jongdae onun hiç babası olamamıştı, bugün de elini masaya vurup bunu söyleyecekti. Jongdae ya kabul edecekti bu sonsuz aşkını ya da Minseok ardına bakmadan bırakıp gidecekti artık onu. İçindeki bir parça o deli kıza inanmak istiyordu elinde olmadan.

"Ne yapıyorsun?" Dedi küçük olan Jongdae'ye yaklaşarak. Duyduğu sesle gülümseyip elindeki işi bıraktı ve küçüğüne döndü. Uzun süredir kedi haline alıştığı için, insan görüntüsünü biraz garipsiyordu.

"Yemek hazırlıyorum, alışverişte yaptım. Bugüne özel alkol kullanma özgürlüğün var." Yandan bir gülümseme sundu küçüğüne. O ise anlamazca dinliyordu sadece. "Bu akşamda başbaşa üniversitenin kutlarız diye düşündüm. Günlerdir yalnız kalamadık, baba ve oğul günlerimizi özlüyorum." Dedi gülümseyerek. Aanlayacağı bir şekilde açıkladı.

"Doğru baba, oğul." Dedi Minseok dudaklarını büzerek, hayal kırıklı ile. Memnun görünmüyordu ve Jongdae 'nin kaşları satılmıştı.

"Bir sorun mu var güzelim?" Dlue sordu. Küçük olan çığlıklar atıp bağırmak istiyordu. Evet bir sorun vardı aslında, Minseok onu oğlu olmak istemiyordu. Her şeyi olmak istiyordu. Sevgilisi olmak, eşi olmak istiyordu.

"Hayır yok, çok güzel düşünmüşsün. Ben de özledim." Diyebildi sadece, burukça gülümsedi. Şimdilik değildi, şu an onunla son kez güzel bir akşamda geçirecek ve gecenin sonunda tek başına taşıysmadığı yükü onu paylaşacaktı. İyice yanına yaklaşıp Jongdae'ye yardım etmeye çalıştı.

"O zaman büzme dudaklarını." Dedi Jongdae dikkatini ondan alamayarak. 

"O zaman öp." Dedi Minseok çenesini tutamayarak. Ne söylediğini fark ettiğinde bakışlarını Jongdae'den kaçırıp sesiz kaldım. Jongdae ise şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Şey, bahçede yeriz değil mi? Ben masayı kurayım hemen." Jongdae tek kelime etmezken, Minseok hızla tabakları alıp kendisini bahçeye attı.

"Aptal kedi, ne zamandır öpmüyor işte seni. Pat diye öp denir mi?" Alnına vurup, saçlarını çekiştirdi. Tabakları bahçe masası yerleştirirken aklında sadece Jongdae 'nin şaşkın yüz ifadesi vardı. O kadar sevimliydi ki, Minseok gülümsemeden edemedi. Onu gerçekten seviyordu ve onun tarafından sevilmek istiyordu. Jongdae ise tavada karıştırdı sebzelere odaklanmaya çalışsada kafası karışmıştı. Bi süredir Minseok'un dudakları konusunda bir savaş veriyordu kendi içinde ve uzak durmaya çalışıyordu. Yapamazdı, ona bu kadar yaklaşaamazdı. Onlar sadece iyi anlaşan baba ve oğuldu. İnsanlardan onu korumak için, böyle olmak zorundaydı.

~~~

Hazırladıkları mükellef sofranın ardından bahçe masasına ilişmiş sesizce yemeklerini yiyorlardı. Sözde kutlama olması gereken gece mahvolmuştu. Küçük kendisini suçluyordu ama Jongdae tek suçlunun kendisi olduğuna emindi. Minseok'un varlığına çok hazırlıksız yakalanmıştı ve her ne kadar uğraşsada Minseok büyüdükçe, onunla oldukça duyguları değişmişti elinde olmadan. Ona vermemesi gereken birçok izin vermişti kendisiyle ilgili. Mesafe koyması gerekirken es geçmişti. Şimdiyse ona olan duygularıyla baş edemiyordu.

Sadece Beni Sev/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin