2.1

589 57 30
                                    

Babasını ikna ettikten sonra zorla büyük annesine getirdi Minseok. Kapının önünde dikilmiş Jongdae'nin gücünü toplamasını bekliyorlardı. Hemen ardından içeri girecekler ve büyük babasının karşısında dimdik ayakta duracaklardı. Küçük babasını bir saniye yalnız bırakmayı düşünmüyordu. Bunu belli edercesine sıkıca elini tuttu ve parmak ucunda yükselip Jongdae'nin yanağına bir öpücük kondurdu. Gücünü toplamasına yardımcı oldu.

"Büyük annem senin arkanda olacaktır, sadece ona söyle baba." Sözleriyle destek verdi babasına. Jongdae gülümseyerek küçüğün ellini daha çok kavradı ve toparladığı kafasıyla kapıyı çaldı. Birkaç saniyenin ardından kapı açılmış Bayan Kim'in gözleri ışımıştı.

"Eşek sıpası seni sonunda, gel buraya." Oğlunu bir anda çekip sıkıca sarıldı. Jongdae neredeyse boğulacakken Minseok ise kıkırdıyordu. Büyük annesi hiç susmadan babasını azarlarken manza oldukça eğlenceliydi.

"Anne dur boğuluyorum." Jongdae zorla annesinden ayrıldığında Minseok büyük annesine doğru atıldı.

"Büyük anne."

"Balım benim hoş geldin ve bu hayırsızı getirdiğin için teşekkür ederim." Dedi ve Minseok'u yalap şalap öpüp oğluna kilitledi bakışlarını.

"Anne bunu uzatmasak seninle bir şey konuşmalıyım." Dedi Jongdae. Telaşla söylemişti çünkü yıllarca bunu saklamış olmasına çok kızacaktı.

"Tabii evladım geçin içeri." Kadının neşeli yüzünü bir anda korku bürüdü. Oğlunun bu telaşı iyi bir haber gibi gözükmüyordu.

"Babam evde mi?" İçeri geçip söyledi. Minseok ise sesizce büyük annesi öğrendikten sonra olacakları bekliyordu. Eğer o da babasına kötü davranırsa onu da silecekti. Bu hayatta Minseok için yalnızca Jongdae vardı.

"Hayır daha gelmedi, birazdan gelir." Salona doğru ilerlerken söyledi kadın. Oğlunun bu tavrı onu iyice meraka sokuyordu.

"Anne o gelmeden seninle konuşmamız gerek. "

"Jongdae neler oluyor?" Oğlunun yanağını okşadı şevkatle.

"Otur anne, hani niye gelmiyorsun diyip duruyordun ya?"

"Evet?"

"Her şeyi anlatacağım sana. Çin'e gitme sebebimi de." Söylediğiyle annesini koltuğa oturttu. Artık her şeyi anlatacaktı, annesinin de düşüncelerini öğrenmeliydi. Yanında durmasını çok istiyordu.

{Bu kısmı fazla uzatmayacağım, zaten Jongdae kendi ağzıyla kedişimize anlattığında öğrendik}

~~~

"Özür dilerim anne, sana en başında söylemeliydim." Dedi Jongdae pişmanca. Annesi tonla şey hazırlasada anlattıklarından sonra tek lokma yiyememişlerdi.

"Bunları anlatmak için birkaç yıl geç kalmadın mı Jongdae?" Sesi öfkeliydi kadının ama kime olduğunu kestirememişlerdi. Annesinin ifadesiz bakışlarından korkup küçüğe baktı. Yanılmış mıydı?

"Anne ben..." Cümlesini tamamlayamadan annesi tarafından susturuldu. Kadın tek hamlede elini kaldırmış ve oğlunun tüm kelimelerini boğazına dizmişti.

"O herifi geberteceğim. Böyle bir sebepten yıllarca benden uzak kaldığın içinde senin kafanı kıracağım." Annesi oldukça korkunç görünüyordu şu an ama kendi tarafında olması gülümsemesine sebep olmuştu.

"Büyük anne beni korkutuyorsun." Babasına sırnaştı iyice ve sıkıca sarıldı. Jongdae ise gülümseyerek sardı küçüğü. Annesini tanıdığı için öfkeisni az çok kestiriyordu, şimdi bu öfkeyi tadacak kişinin babası olduğunu da biliyordu. Annesi kendi tarafındaydı, Minseok haklıydı.

Sadece Beni Sev/chenminWhere stories live. Discover now