9. BÖLÜM

9.1K 396 166
                                    

AREL'İN AĞZINDAN

Tam 2 saattir ablamdan haber bekliyorduk. Ama hiç kimse de gelip iyi olduğunu söylemiyordu. Etrafıma bir göz attığımda herkes buradaydı. Anneme ve babama da haber vermiştik. Geldiklerinde ikisi de perişan haldeydiler.

Annemin ağlamaktan gözleri şişmişti. Babamın bile gözlerinden anlamıştım ağladığını. O bizim üvey babamız olabilir ama şu an yanımızda öz babamız değil, üvey babamız var. Zaten ablam da ben de onu öz babamız gibi görüyoruz. Kan bağı olmasına hiç gerek yok. Olmasa bile, bize öz çocuklarıymışız gibi bakıyor. Üstelik ablam için şu an burada ve en az bizim kadar perişan halde. O gerçekten çok iyi bir insan. Her şeyden önce çok iyi bir baba.

Bunları düşünmeyi bırakıp etrafta gözlerimi gezdirmeye devam ettim. Hira ve Kuzey'de çok kötülerdi. Ne de olsa arkadaşları. Selim, Selin ve Enes'te buradalardı. Selin, ablamı çok sevdiği için ona ben haber vermiştim ama onunla birlikte Selim'de gelmişti. Fakat şu an kavga çıkaracak değilim. Ablam bir iyileşsin de. Selim'e dikkatli bir şekilde baktığımda gözlerinden yaşlar mı akıyordu, ben mi yanlış görüyordum? Evet evet, resmen karşımda ağlıyordu.

Ama ben omuz silktim sadece. Zamanında o kadar eziyet etti, ablamın kaç defa üzüldüğünü gördüğünde umrunda bile olmadı. Şimdi, ablam vuruldu, Selim'de ağlıyor. Başka zaman olsa gülerdim. Enes'te çok kötüydü. Hira'ya destek olmaya çalışıyordu. Ama kendisi de en az onun kadar perişandı. Selin desen, o da çok kötüydü. Ablamı kendi ablası gibi görüyordu. Başını omzuma koymuş içli içli ağlıyordu. Hepimiz çok kötüydük. Perişandık.

En son Bulut'a baktım. Hâlâ ağlıyordu hepimizin karşısında. İlk defa bir erkeğin bu kadar fazla ağladığını görüyorum. Ve bu beni garip bir şekilde mutlu etti aslında. Sonuçta ablamı ne kadar çok sevdiğini anlamış oldum. Onun için hiç saklamadan ağlıyordu. O ablamı gerçekten çok seviyordu.

Zaten vurulduğunda Bulut'un konuştuğunu anlamamıştık. Çünkü o sırada ablama odaklanmıştık. Ama ablam farketmişti. Kendi canının acısını unutup Bulut'un konuşmasına dikkat kesilmişti. İşte o zaman ablamın da Bulut'u ne kadar çok sevdiğini de anlamıştım. Ablam artık mutlu olmayı hak ediyor. Ve bunun için en doğru kişinin de Bulut olduğunu biliyorum. O gerçekten ablamı çok seviyor.

Eğer yetişebilseydi ablamın önüne atlayacaktı. Onun için kendi canını hiçe saymıştı resmen. O gerçekten çok güzel ve çok masum seviyor. Sırf ablamı uyarabilmek için konuştu. Nasıl konuştuğunu hâlâ anlamış değiliz ama sonra anlatacağını söyledi. Ama kendisi gibi sebebi de çok masumdur kesin. Ablamı üzecek hiç bir şey yapmaz o. Biliyorum.

Ameliyathanenin kapısı açılınca düşüncelerimden sıyrıldım. Hepimiz doktorun başına toplanıp güzel bir haber vermesini bekledik. Doktorun ağzından çıkacak güzel bir haber.

Önce bir hepimiz de göz gezdirdi. Sonra ise sonunda konuşabildi.

"Melek hanımın karnında ki kurşunu zor da olsa çıkarabildik."

Birden yüzümüzde umut ışıkları yanmaya başladı. Bu bizim için güzel bir haberdi. Ama sonra doktorun devamında söylediği şeylerle yüzümüzde ki umut ışığı da söndü.

"Fakat kurşun damarına geldiği için çok kan kaybetmiş. Kan bankımızda uykun kan vardı. Hemen takviye ettik. Ama yine de uyanıp uyanmaması ona kalmış."

Benden önce Bulut anında doktorun yakalarından tutup bağırmaya başladı.

"Lan ne demek ona kalmış! Sen doktor değil misin! Onu uyandırmak senin görevin değil mi! İşini yap ve uyandır onu!!'

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now