20. BÖLÜM

6.3K 295 60
                                    

Son voleybol çalışmamız da bitti, ama biz de bittik. Sabahtan beri yarın ki maç için hazırlanıyoruz. Ama artık kendimi hazır hissediyorum. E o kadar çalıştık sonuçta.

"Hadi her zaman ki cafemize gidelim. Hem dinleniriz. Bunu hakettik."

Yağmur'un söylediği hepimize de cazip gelmişti. Ve kızlarla arabalarımıza binip bize ait olan cafemize doğru sürmeye başladık. Erkekler hâlâ futbola çalışıyorlardı.

Arabayı cafenin önünde durdurdum. Ve içeri girip her zaman ki masamıza oturduk. Bize özel masamıza. Ardından garson gelip ne istediğmizi sorunca hepimiz de birer kahve isteyip sohbet etmeye başladık. Boşluğuma gelip etrafta gözlerimi gezdirdiğimde Selim'i görmem bir oldu. Bana bakıyordu. Gözlerimin içine hem de. Umursamayıp önüme döndüğümde bizimkiler de benim baktığım yere bakmış olmalılar ki onu gördüler. Selin'de yanımızdaydı. Ona çevirdim başımı. Normal bir şekilde bakıyordu. Ama o gözlerde sanki özlem de görür gibi oldum.

"Eğer özlediysen, yanına gidebilirsin." dedim hafifçe tebessüm ederek. Buruk bir gülümsemeyle başını sağa sola doğru olumsuz anlamda sallayıp önüne döndü. Kahvelerimiz de gelince gülüşerek sohbetler eşliğinde içmeye başladık. Selim hâlâ bana bakıyordu ve ben oldukça rahatsız oluyordum.

Bir süre sonra yanağıma konulan bir öpücükle gülümsedim. Kokusundan anlamıştım Bulut olduğunu. Ve o da dahil diğerleri yanımıza oturdular. Göz ucuyla Selim'e baktığımda hayal kırıklığıyla bakıyordu bize doğru. Ama aynı zamanda Bulut'a öfkeyle. Acaba Bulut onu farketmiş midir ki.

"Bize neden haber vermediniz?"

Kuzey'in sorusunu Yağmur cevapladı.

"Siz daha çalışıyordunuz. Onun için biz kızlarla geldik."

Ben de, "siz burada olduğumuzu nasıl anladınız?" diye sorunca Bulut gülümseyerek kolunu omzuma attı. Ve öyle cevapladı.

"Tahmin ettik güzelim. Genelde bu cafeye geliyoruz ya." onu gülümseyerek başımla onayladım. Ama o etrafta gözlerini gezdirince Selim'i gördü bile. Ve sinirlendiğini kasılan bedeninden anladım.

"Bunun ne işi var burada?!"

Bulut'un sinirli sesiyle birlikte diğerleri de baktığı yere baktılar. Ve onlarında kaşları çatıldı. Selim'de hâlâ bana bakıyordu. Tabi bunu gören bizim erkekler de ayaklanınca, hemen Bulut'un elinden tutup durmasını sağladım.

"Lütfen oturun. Bakın, siz de biliyorsunuz ki sabahtan beri hiç dinlenmeden yarın ki maça çalışıyoruz ve çok yorulduk."

Yorgunluğum yüzümden ve sesimden de okunuyordu. Zaten Bulut'ta bunu farketmiş olacak ki anında oturup bana sarılması bir oldu. Aynı zamanda kulağıma;

"Tamam canım, senin için sakin olmaya çalışacağım." diye fısıldadı. Gülümseyip yanağına tüy kadar hafif bir öpücük kondurduğumda o da gülümsüyordu. Ve eş zamanlı bir masa devrilme sesi...

Hepimizin bakışları o tarafa gittiğinde Selim bizim o halimizi görmeye dayanamamış olacak ki önünde ki masayı devirdi sanırım. Ve bir hışımla cafeden çıktı. Biz ise gülüyorduk. Arel'in sesini duyunca ona döndük.

"Bizim göndermemize gerek kalmadı."

🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺

Sabah alarmın sesiyle yataktan kalkıp kısa bir duşa girdim. Ardından üstümü giyindim. Spor çantamın içine de eşofmanımı, sporcu atletimi ve bazı gerekli olan malzemeleri koydum. Bugün okul yoktu bu maç sayesinde. Direk turnuvaların yapılacağı yere gideceğiz yani. Saatime baktığımda daha vardı.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now