27. BÖLÜM (PART 1)

4.6K 235 64
                                    

YAZAR'IN AĞZINDAN

3 gündür dur durak demeden her yerde Adel ve Ceren'i arıyorlardı. Herkes perişan haldeydi. Arel ablalarını, Serhat'ta kardeşlerini çok özlemişti. İkisi de aynı Adel Melek gibi Ceren'i affetmişlerdi çünkü. Adel nasıl affettiyse, onu kardeşi olarak benimsediyse, Arel'de ablası olarak benimsemişti. Artık onun iki ablası vardı.

Enes, Hira ve Kuzey'de arkadaşlarını bulamadıkları için çok endişelilerdi. Onlarda Ceren'i arkadaşı olarak kabul etmişlerdi zaten. Hepsi de Ceren'i çoktan kabul etmişlerdi. Aynı Melek gibi. Adı gibi, tıpkı melekti o. Hatasını anlayan herkesi elbette ki affedecekti. Eğer ona yanlış yapan biri olduğunda sonradan hatasını anlarsa Adel'e de affetmek düşerdi.

Peki ya Bulut? Onu da affedecek miydi? İşte orası meçhuldü...

Selin'de çok üzgündü. Çünkü onun da ablası gibiydi. Ve ondan doğru abisi Selim'in de haberi olmuştu Adel'in kaçırıldığından. O da hem sinirli, hem de perişandı. Bir türlü unutamamıştı Adel'i. Ne kadar güzelleştikten sonra aşık olmuş olsa da, zamanla bu takıntıya dönüşmüştü. Ama bunu kendisi bilmiyordu. O Adel'e aşık olduğunu sanıyordu. Belki aşıktı da ama o, aşkının saplantıya dönüştüğünü düşünmüyordu. Böyle bir şey olacağını kim bilebilirdi ki? Herkes bunu biliyordu fakat Selim bilmiyordu. Hâlâ onu elde etmenin peşindeydi. Eğer Adel'e gerçekten aşık olsaydı onun mutluluğunu istemez miydi? Adel'in kendisiyle mutlu olamayacağını bile bile onu elde etmenin yollarını düşünür müydü? Tabiki de düşünmezdi.

Kerem mi? Onun hali ise ciddi anlamda içler acısıydı. 3 gün önce Adel'in ortalıkta görünmediğini ve arkadaşları da dahil kimsenin okula gelmediğini anlayınca soluğu onun evinde almıştı. Arkadaşlarının tek kelimelik söylediği şey, onun üzülmesine fazlasıyla yetmişti.

Sadece bir 'kaçırıldı' kelimesi bir insanı ne derece üzebilirdi ki? Arkadaşı, ailesinden biri veya bir yakını olsa neyse ama Kerem bunların hiçbiri de değildi ki?

Tabiii şimdilik...

Ama o yine de üzülüyordu. Adel'e yavaş yavaş aşık olmaya başladığını çok önceden itiraf etmişti zaten kendine. Ama şu an tamamen aşık olmuş bir şekilde perişan haldeydi. Onun özlemini iliklerine kadar hissediyordu. Onun o güzel, mavi gözlerini özlemişti. Sarıya kaçan, açık kahverengi saçlarını ve onun kokusunu özlemişti. Daha önce okulda yanlışlıkla da olsa kısa, çok kısa bir yakınlaşmaları olmuştu ve bu Adel'in o güzel saçlarının, o güzel kokusunu almaya yetmişti. O gül kokusunu Adel'e farkettirmeden derince içine çekmişti. Belki de Adel farketmişti, kim bilir. Kerem o gün öyle derin bir nefes alarak Adel'in saçlarında ki o gül kokusunu içine çekmişti ki, farkedilmeyecek gibi değildi zaten.

Adel'in anne ve üvey babası da çok perişandı. Babası da arkadaşları gibi onu her yer de arıyordu da, arattırıyordu da. Ve, Hira'nın abisi Sarp'ta çok öfkeliydi. Hira onun için neyse, Adel'de oydu. Kendi kardeşi gibi seviyordu onu.

Kumsal'da kötü durumdaydı. Adel'i hemen kardeşi olarak sahiplenmişti bile. Hem Adel ona, müstakbel görümcesine bütün sevgisini vermişti. Kumsal'da hem sevdiği adamın kardeşi için, hem de kendisinin olmayan kız kardeşi için üzülüyordu işte. Neden üzülmesindi ki? Herkes seviyordu Adel'i. Herkes onun için üzülüyordu ve her yerde de onu arıyorlardı. Hem de herkes.

Zaten Adel'in yokluğunun yanı sıra, Bulut'un da yokluğunu farketmişlerdi ilk baştan. Ve hâlâ ortada görünmüyordu. Hepsi bunun da farkındaydı. Artık Adel'i, Bulut'un kaçırdığından da emin olmuşlardı. Nedenini hâlâ anlamış değillerdi ama bulduklarında elbet cezaların en büyüğünü vereceklerdi ona. Sadece beklesindi.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Donde viven las historias. Descúbrelo ahora