21. BÖLÜM

5.6K 290 64
                                    

Asalet boyda değil, soyda olmalı! İncelik belde değil, dilde olmalı! Doğruluk sözde değil, özde olmalı! Güzellik yüzde değil, yürekte olmalı!

🤗🤗🤗🤗🤗

Serhat hoca yanımıza gelip büyük bir mutlulukla bizi tebrik etti.

Ben de babamın ona olan bakışlarını daha idrak edemeden arkadan Selim'in sesi duyuldu.

"Bu haksızlık. Bu maç erkekler arasında olacaktı ama bir kız eklendi sonradan." dedi sesi sinirli gibi çıkmıştı. Hepimiz de ona bakmaya başladık. Ama ben sırıtıyordum. Daha maça girmeden önce yapamayacağımı düşündükleri için küçümseyen bakışlarla bana bakarak sırıtıyorlardı halbuki. Kendilerine yediremediler herhalde benim bu kadar iyi oynadığımı. Bulut'a baktığımda daha fazla sinirlenmişti. Zaten maç boyunca üstüne atlamamak için kendini zor tutmuştu. Şimdi nasıl tutabilecek acaba.

Kollarımı kucağımda birleştirip tek kaşımı kaldırarak alaycı bir ifadeyle bakmaya başladım Selim'e.

"Ne o, şimdi ne oldu? Benim oynayamayacağımı düşünüp alaycılıkla sırıtıyordunuz." 

Yüzü renkten renge girmişti. Cevap veremezken tekrar konuştum.

"Hem ayrıca ne haksızlığından bahsediyorsunuz siz! Sizin takımda ki o çocukta bilerek çelme taktı bizim takımdakine. Tıpkı senin de bana yapmayı düşündüğün gibi."

Hâlâ bir şey söyleyemiyordu.

"Siz hile yaptınız. Biz bir şey söyledik mi ha! Şimdi de bir kıza yenilmeyi mi kaldıramadınız." dedim sırıtarak. Rakip takımın yüzü morun tonlarını yaşıyordu şu an. Ama Selim durmayıp yüzünde ki o alaycı ifadeyle konuşmaya başladı.

"Peki ya sen Adel. Resmen kendi okuluna rakip çıktın. Neden yaptın bunu? Bu kadar mı nefret ediyorsun bizden."

Sırıtmamı bozmadan, "sizden değil, senden." dediğimde yüzü asılmıştı bile. Ve Bulut'un sinirli sesi duyuldu bu sefer de.

"Bak zaten şu an zor duruyorum. Maç boyunca sürekli Adel'e baktığın gözümden kaçmadı."

Selim sonunda benden gözünü çekip Bulut'a bakmaya başladı alaycılıkla.

"Ne yapabilirsin kii."

Öfkeli bir şekilde tam harekete geçecekken Enes ve Arel zor durdurdular. Ve Kuzey'in onun kulağına;

"Maçtan sonra." diye fısıldadığını duydum. Şimdi de sıra voleybol maçındaydı. Takımımı da çağırıp hazırlanmaya gittik.

Soyunma odasından çıktığımızda Serhat hoca karşıladı bizi. Bana bakıp;

"Sen yorgunsundur şimdi. Voleybol maçını yapabilecek misin?" diye sordu.

"Merak etmeyin hocam. Yapabilirim."

Gülümseyerek başını olumlu anlamda sallayıp arkasını döndü ve ilerlemeye başladı.

"Soyadın 'Karaman' olmasına rağmen, babanın 'Halit Soylu' yani benim üvey babam olduğunu biliyorum."

Benim söylediklerimle birlikte durup şaşkınca bana döndü. Ne söyleyeceğini bilemiyor gibiydi. Konuşmasına fırsat vermeden tekrar konuştum.

"Ama bunların ne anlama geldiğini bir türlü çözemedim. Neden babanın soyadını taşımadığını."

Uzun bir süre sessiz kaldı. O kadar uzundu ki, bir şey söylemeyeceğini sandım. Ama en sonunda ağzını açıp konuşabildi.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now