27. BÖLÜM (PART 2)

4.5K 277 71
                                    

ADEL MELEK'TEN DEVAM

Yüzümden hiç silinmeyen nefret dolu bakışlarımla karşımda oturmuş bana sırıtarak bakan Bulut'a ve sanki oturacak başka yer yokmuş gibi onun kucağında oturan Elif'e bakıyordum.

Ben daha ne olduğunu anlamadan sürtük Elif Bulut'un dudağına yapışınca anında da karşılığını almıştı. Bakışlarımı onlardan hiç çekmeden bakıyordum hâlâ. Ve Bulut, inat etmiş gibi benim gözlerimin içine bakarak onunla öpüşmeye devam ediyordu.

Sanki kıskanmamı istiyormuş gibi.

Sanki kıskanmamı görmek istiyordu.

Benim canımı bununla acıtmaya çalışıyordu. Ama onun bilmediği bir şey vardı. Ben asla kıskandığımı belli etmem. Ki zaten hislerimde hiç bir kıskançlık belirtisi de yoktu enteresan bir şekilde. Sadece öfke ve nefret vardı. Bedenim bu iki duygudan oluşuyordu artık.

Ama bunu belli etmesem de kıskanıyordum. Sonuçta her şeye rağmen o benim ilkimdi. Ondan önce de Selim'e aşıktım ama bunun sadece bir yanılgı olduğunu anlamıştım. Bana aşkı Bulut öğretmişti. Ne kadar onun için her şey yalan olsa da.

Sevmek... Hele benim gibi sevmek berbat bir şeydir. Hayatımda yalnız o vardı. Gözümü kapadığım zaman onu, açtığım zaman onu, uyuduğum zaman onu, uyandığım zaman onu görüyordum. Hâlbuki ben onun için bir hiçtim.

Ben hâlâ yüzümde ki ifadesiz bir suratla onlara bakarken Bulut benim kıskanmadığımı anlamış olacak ki, birden Elif'i üstünden itip o sinirle ayağa kalkması bir oldu.

Ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Ceren, "yaklaşma Adel'e!" diye bağırınca o sadece sırıtıp yaklaşmaya devam etti. Ceren bağırdıktan sonra Yiğit'in de, "kes sesini sen!" diye ona bağırması bir oldu. Bu 3 gün de, ona az çektirmemişti zaten. O Yiğit iti ve diğerleri çok çekmişti bizden. Eee, ne de olsa kardeşiz. Az çektirmemiştik. Ama yine de, buna rağmen bizi bırakmaya hiç niyetleri olmamıştı. Fakat hissediyorum. Çok yakın bir zamanda kurtulacağız buradan. Hissediyorum...

"Bana olan aşkın ne çabuk bitti böyle. Ne o, artık kıskanmıyor musun beni?" dedi, yüzünde hem sinir, hem de alay barındıran ifadeyle.

Ben de yüzümde ki alaycı bir ifadeyle konuştum. Hiç bir şekilde korku yoktu çünkü. Korkmuyordum ondan.

"Senin gibi kendini adamdan sayan şerefsizleri ve seviyesizleri çok geride bıraktım ben."

Benim bunu söylememle birlikte yüzünde ki alaycı ifade gitmişti. Ama sinirinin arttığı o kadar belliydi ki. Ve yanağıma yediğim tokatla birlikte başımın sağa doğru dönmesi bir oldu...

Bu ondan yediğim 2. tokattı. İkinci darbe. Ne kadar acıtabilirdi ki?

Arkama geçip ellerimi çözdü. Ondan sonra da ayaklarımı çözdü. Şaşkınca Ceren'e bakıyordum. Beni veya bizi bırakmayacağını biliyorum elbette. Peki o zaman, ne yapacak?

Tekrar önüme geçmesi ve elimden tutup beni ayağa kaldırması bir oldu.

"Artık zamanı geldi o zaman. Madem ben şerefsizim. Bu lafın hakkını vermezsem olmaz dimi."

Sesinde yine alaycı bir ifade vardı. Gözlerimi kocaman açıp ona bakmaya başladım. Hayır! Bana tecavüz falan etmeye kalkmayacak dimi? Ceren'in de aklına bu gelmiş gibi gözlerini kocaman açmıştı aynı benim gibi.

Şerefsiz öz babamın yaptığı hatasının bedelini bana ödetmeyecek dimi? Benim ne anladığımı anlamış olacak ki bana sırıtmaya başladı.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now