25. BÖLÜM

5K 253 130
                                    

MEDYA: Kerem Vural

😍😍😍

Sabah arabamı okulun önünde normal bir şekilde durdurup Arel'le indik ve her zaman ki banka bizimkilerin yanına gittik.

"Günaydın millet." dediğimizde onlardan da aynı karşılığı alınca oturduk. Etrafta gözlerimi gezdirdiğimde Selim'i yine bana bakarken yakaladım. Kaşlarımı çatarak bende ona bakmaya başladım bir süre. Ama sonra omuz silkip etrafta gözlerimi gezdirmeye devam ettim. Herşey aynı gibi duruyor.

Az ileride Kerem'de bana bakıyordu içten bir gülümsemeyle. Güzel de gülümsüyormuş açıkçası.

"Biraz daha ona bakmaya devam edersen hiç iyi şeyler olmayacak."

Bulut'un tıslayarak söylediği cümleden sonra hemen bakışlarımı ondan çektim. Bu aralar Bulut'ta fazla değişmiş gibiydi zaten. Olmayacak yerde bile bana bağırmaktan geri durmuyordu. Normalde hiç bana bağırmazdı oysa ki. Daha dün, kolumu morartacak derecede sıkmıştı. Neden, çünkü cafede bir erkek bana bakıyor diye. Ama sinirini de ondan değil benden çıkarmıştı. Neden böyle davranıyor bilmiyorum. Kolum gerçekten de morarmış durumda. Onun için de diğerlerinden saklamak için uzun kol giydim bu sıcak havada. Eğer bizimkiler görürse Bulut'a cephe alırlar.

Beni kıskandığı için aşırı derecede öfkeleniyor. Ben de çok öfkeli oluyorum yanında bir kız gördüğüm için. Bu yüzden de bir şey söylemiyorum. Ama önceden kıskançlıktan da olsa benim canımı acıtmaya dayanamazdı. Şimdi neden yapıyor bunları anlamıyorum. Ders zilinin çalmasıyla birlikte hepimiz kalkıp sınıfa gittik. Öğretmen de derse girdi ve matematik dersi başladı.

KEREM'İN AĞZINDAN

Öğretmen sınıfa girdi ama benim umrumda bile değil açıkçası. Çünkü ben gözlerimi o güzellikten alamıyorum. Bu okula geleli tam 3  hafta oldu. Buraya gelmemin amacı da Bulut'tan intikamımı almaktı. Ondan intikamımı sevdiği kıza zarar vererek  alacaktım. Ama olmuyor, yapamıyorum. İntikam için Adel'e zarar vermeyi o kadar çok denedim ki. Ama veremiyorum bir türlü. Onun yerine onu zarar vermeye çalışanlardan korumak geliyor içimden.

Sürekli onu düşünüyorum. Aklımdan bir saniye bile çıkmıyor. Neden böyle oluyor ki. Al işte, yine onu izlerken buldum kendimi. Onun o gözlerini aklımdan çıkarmayı çok istedim. Fakat başaramadım. Çıkmıyor işte aklımdan. Çıkmıyor. Hem aklımdan, hem de kalbimden çıkaramıyorum Adel'i. Üstelik o düşmanımın sevgilisi.!!!.

Böyle olmamalıydı. Benim buraya gelme amacım değişmemeliydi. Ben soğukkanlılıkla intikamımı almalıydım. Gerçi öldüğünü sandığım kardeşim Elif yaşıyor ama yine de bu, Bulut'tan intikam almayacağım anlamına da gelmez, dimi.

ADEL MELEK'TEN DEVAM

"Ceren, kalk tahtada ki soruyu yap!"

Öğretmenin söylediğiyle birlikte Ceren'e bakmaya başladım. Tedirgince ayağa kalktığında hissetmiş gibi bana döndü. Ona göz kırpıp hocaya çevirdim başımı.

"Hocam."

Anında bana döndü.

"Size bir şey sorabilir miyim?"

"Tabi Adel, sorabilirsin." dediğinde;

"Hocam bir kilo pamuk mu daha ağırdır, yoksa bir kilo demir mi?"

Benim sorumla önce bir afalladı. Daha sonra da düşünmeye başladı. Yok artık, bunun cevabını bilmiyor mu yani. O düşünürken tekrar Ceren'e baktığımda bana minnettar bir gülümseme gönderdi. Kardeşim o benim, tabiki de kurtaracağım. Öğretmen hâlâ sorumun cevabını düşünüyor gibiydi. Sınıftakiler ise gülmemek için kendilerini zor tutuyor gibilerdi. Tek tek bizimkilere baktığımda sırıtıyorlardı sorduğum soruya. Bulut'a baktım en son. Bana gülümseyerek bakıyordu fakat bu sefer ki gülümsemesi içten değildi. Yapmacık bir gülümsemeydi sanki.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now