Medya : Saye Hekimoğlu
Uyandığımda sabahın en erken saatleriydi. Kuş seslerinden başka hiçbir ses duyulmuyordu bu tenha evin etrafında .
Yerimden usulca doğruldum ve ağır adımlarla sessizce kapıya doğru ilerlemeye başladım.
Evin her bir köşesini de kontrol etmeyi unutmuyordum. O Kuzey denilen adam her an bir yerlerden çıkabilecekmiş gibi hissediyordum.
Resmen bilinçaltıma yerleşmişti . Uyurken bile artık rüyalarımda onu görür olmuştum . Sonunda kapının yanına vardığımda sessizce kulpunu tutup açtım ve kafamı uzatıp etrafa bakmaya başladım .
Korumalar etrafta gözükmüyordu , ya ben şanslı günümdeydim ya da onlar çok tembeldi .
Ayağımda ayakkabı olmadığından her adımımı dikkatli atıyordum . Olmaması da benim işime geliyordu en azından ses çıkarmıyordu . Eğilerek bir polis edasıyla çimlerin üzeride resmen süzülüyordum.
Çıkışta ki büyük kapının önüne geldiğimde geriye bakıp derin bir nefes aldım ve sessizce kapıyı açıp dışarı çıktım.
Evet evet sonunda kaçmayı başarmıştım. Koşar adımlarla ilerlemeye çalışıyordum sonuçta buraya kadar gelip yakalanmak istemezdim .
Etrafta kimse yoktu ormanlık bir yerdeydik. Zaten öyle adama da böylesi bir ev yakışırdı.
Evden gittikçe uzaklaşıyordum kimse fark etmemişti anlaşılan . Fark etselerdi zaten aşiret gibi peşime düşerlerdi.
Koşmaya çalıştıkça ayağıma bir şeyler batıyordu . Ayağımın her yeri kan revan içinde kalmıştı.
Ormanın kenarında patika bir yol görmüş oraya doğru gidiyordum. Normal yoldan gitseydim eğer beni bulma olasılıkları çok fazlaydı.
Rüzgar yavaş ve ılık bir şekilde esiyordu. Kararan bulutlar onun bu güzelim esintisine gölge düşüreceğe benziyordu.
Ev artık gözden iyice kaybolmuştu . Saat dahaca erken olduğu için her yer korkutucu geliyordu. İçimdeki kopan fırtınaları bir köşeye itip yerini korku çoktan almıştı bile.
Aileme kavuşma umudu içimi sıcacık etse bile babamın bize söylediği yalanlar buz haline getirmişti .
Vücudum o kadar bitkindi ki , şu anda annemin kollarında uyusam bir ay uyanmayacakmış gibi hissediyordum . Annemi çok özlemiştim . Onu düşündükçe o güzelim kokusu burnumun ucuna çoktan gelmişti bile .
Bu patika yolun nereye varacağını bilmiyordum bilmemek ise beni deli ediyordu. Ya o adamın adamları beni görürse diye içim içimi yiyordu.
Kaç saattir yollardaydım , burası resmen kuş uçmaz kervan geçmez denilen yerlerden biriydi.
İçimde git gide uzaklaştıkça daha da çoğalan tarifsiz bir mutluluk vardı. Ne idü belirsiz bir adamın yanında günlerdir zorla tutuluyordum.
YOU ARE READING
KUTUP MAVİSİ
ChickLitSaye, büyük bir karmaşanın ortasında rüzgarın dalından uçurduğu yaprak misali benliğinden kopmuş genç bir kızdı. Attığı adımları pek sağlam olmasa da zemine tutunacak cinstendi. Kuzey ise tüm bu anlatılanların tam aksine kalbi gece kadar karanlık...