Bölüm 5

1.9K 184 46
                                    

Masanın tam ortasına yerleşmiş kocaman tencereye küçük bir bakış attım. Baekhyun karşımda rahatsızca kıpırdadı. Bu hareketi kaşlarımı çatmama neden olurken yemek servisini yapmaya hazırlanan Suho Hyung'a döndüm.

''Neden yahni yiyoruz?''

Suho Hyung sorumla doğrulmaya hazırlandığı sandalyesine bir anlığına tutunup bana baktı. Sakin bir ifadeyle ayağa kalkıp tencerenin kenarındaki kepçeyi eline almasını izledim. Elini uzatıp tabağımı ona vermemi bekledi. Kısa bir an duraksadıktan sonra sessiz isteğini yerine getirip tabağımı ona uzattım.

''Çünkü Baekhyun bu akşam için yahni yemek istediğini söyledi.''

Doldurduğu tabağımı elinden alırken Baekhyun'a baktım. Omuz silkti. Emin olmak için Suho Hyung'un her zaman için yiyebileceğimden fazlasını doldurduğu tabağıma kısa bir bakış attım.

''Peki neden geyik yahnisi yiyoruz?''

Suho Hyung Baekhyun için servis yaparken bana yan bir bakış attı.

''Nerden anladın? Daha tadına bile bakmadın oysa.''

Bununla gurur duyuyormuşçasına gülümsemesiyle suratımı astım.

''Çünkü aksi için çabalasam da ben de bir kurdum.''

Baekhyun söylediğimle iç çekti. Suho Hyung sakince yerine yerleşirken gülümsemesinin yavaşça solduğunu gördüm.

''Marketteki hazır etlerden sıkıldım.''

Baekhyun aniden söyleyince ona döndüm.

''Avlanmayacağız diye söz vermemiş miydik?''

Yardım için Suho Hyung'a döndüm. Ama o tepki bile vermeden kaşığına doldurduğu koca bir et parçasını yavaşça ağzına götürdü.

''Taze et. Bir gün için küçük bir istisna yapabiliriz.''

Baekhyun bana sevimlice gülümsedi. Olabildiğince dikkat çekmemeye çalıyorduk. İnsanların varlığımızı fark etmemeleri gerekiyordu. Ve diğer kurtlar da benim varlığımı bilmemeliydiler.

''Yemeğini ye Sehun. Özlediğini biliyorum. Uzun zaman oldu.''

Önümde hala dumanı tüten yahniye baktım. Suho Hyung bunu bir zamanlar bizim için oldukça sık hazırlardı. Baekhyun'un uslanmazın teki olduğu dönemlerdi. Avlanmaya bayılırdı. Bu şekilde eve geyik eti getirdiği her akşam Suho Hyung bizim için yahni pişirirdi. Ve ben onun pişirdiği yahniye bayılırdım.

Bu yüzden çok fazla direnç göstermedim. Avlanma kuralını koyan onlardı. Bir şekilde bunu bozmaları karşısında sessiz kaldım. Ayrıca Suho Hyung haklıydı. Onun yaptığı yahniyi kesinlikle özlemiştim.

Kaşığımı doldurup yemeğin tadına baktım. Tanıdık o tat ağzımda yayılırken yavaşça gülümsedim.

''Gördün mü? Hoşuna gitti işte.''

Baekhyun boşalmış kaşığıyla beni işaret ederken yüzünde koca bir gülümseme vardı. Gözlerimi kısıp başımı salladım. Suho Hyung yaptığım hareketin karşılığında güldü.

''Sen mi avlandın?''

Baekhyun gururla başını sallayarak beni onayladı. Şaşırmadığım cevabı karşısında gözlerimi devirdim. Yemeğin geri kalanında Baekhyun teslimatçı olarak çalıştığı işinden ayrıldığını söyleyip bana şaşırmadığım ikinci haberi verdi. Ardından da küçük bir restoranda bulaşıkçı olarak çalışmaya başladığını söyledi. Suho Hyung başını iki yana sallayarak onun bu uslanmaz tavırlarına tepki verirken ben de başımı yana eğdim.

Wish You Were HereМесто, где живут истории. Откройте их для себя