Bölüm 6

1.8K 203 32
                                    

Dolabımı sertçe itince çıkan ses tam yanımdaki Tao'nun sıçramasına neden oldu. Bana attığı şaşkın bakışları görünce iki elimi de dolaba dayayıp ona baktım.

''Üzgünüm.''

Başını sallayıp önüne dönerken yüzündeki şaşkın ifadeden kurtulabilmiş değildi. Önemli olmadığını göstermek için başını iki yana salladı.

''Neyin var?''

Omuz silktim.

''Neden bir şeyim olsun?''

Dolabımı yeniden bu kez daha sert bir şekilde itip kapanmadığını görünce gözlerimi devirdim.

''Pekala Sehun. Seni sinirlendiren neyse dolabını kırarak bunu çözemezsin. Sakinleş. Bugün neden böyle kızgınsın ki?''

''İyiyim ben. Sadece şu dolap canımı sıkıyor.''

Mırıldanıp bir adım geriye çekildim. Tao dolabını yavaşça kapayıp tişörtünün yakasını çekiştirdi. Bana dönüp bedenini yanındaki dolaba yasladı. Bakışları bedenimi şöyle bir turlayıp yüzümde durdu.

''İyi olduğuna emin misin? Seni böyle gördüğüm ilk sefer bu.''

Tao'nun endişeye bürünmeye başlayan bakışlarına gülümsemeye çalışarak karşılık verdim.

''İyiyim. Sorun yok. Sadece evdekileri biliyorsun.''

Omuz silktim. Bana inanıp inanmadığını bilmiyordum ama başka bir şey demedi. Ellerinde biri omuzuma yavaşça dokunurken doğruldu.

''Geliyor musun?''

''Sen önden git.''

Spor salonuna gitmek için soyunma odasından çıkması izledim. Tamamen boşalan odada derin bir nefes alıp yeniden önüme döndüm. Araladığım dolap kapağını sertçe ittim. Kapak büyük bir gürültüyle kapanıp yeniden açıldı. İnce bir cızırtıyla sallanmasını izledim. Sonunda tamamen durana kadar kulak tırmalayıcı o sesi çıkarmaya devam etti. Yüzümü buruşturdum.

''Güzel. Sen de benimle dalga geçiyorsun demek ki.''

Başımı iki yana sallayıp önümdeki tahta sıralardan birine oturdum. Ellerim dizlerime sertçe temas ederken iç çektim.

Tao yanılmıyordu. Sinirliydim. Hem de fazlasıyla. Birkaç gün önce yüzleşmekten tamamen kaçındığım oğlan benim aklımı karıştırdıktan sonra bunun yeterli olmadığını düşünmüş olacak ki bir de rolleri tamamen değiştirmeye karar vermişti anlaşılan. Ona sormak istediğim onlarca soru vardı. Ama hiçbirini dillendiremiyordum çünkü lanet Kim ailesinin lanet alfası benden kaçıyordu. Üstelik uzaktan attığı bakışlardan da bundan zevk aldığını görebiliyordum. Esmer benim böyle delirip durmamdan açık açık hoşlanıyordu işte. Ve bu da benim fazlaca sinirlenmeme neden oluyordu. Karşısına geçip yüzüne az önce dolaba yaptığım gibi şöyle sert bir tane geçirmeye ihtiyacım vardı. Yüzüne yerleştirdiği o alaycı gülüşler delirmeme neden olmak üzereydi. Ya da belki de beni abartmaya başlamıştım. Onun beni bu kadar etkilemesine izin vermek saçmalıktı belki de. Umursamam daha iyi olabilir miydi?

Dizlerime dayadığım kollarımla öne eğildim. Başım iki elimin arasına yerleşirken ofladım. Umursamamazlık edemezdim. Öğrenmek istediğim şeyler vardı. Ona sormam gerekiyordu. Benden ne istediğini öğrenmeliydim. Kim olduğunu, burada ne aradığını. Beni nasıl bulduğunu ya da nasıl hakkımda bir şeyler bilebildiğini öğrenmeliydim. Ona soracak onlarca sorum vardı. Belki kendi hakkımda bilmediğim bir şeyler bile öğrenebilirdim. Ama her şeyden önce kendimi toparlamam gerekiyordu. Aptal esmer benden kaçıp dururken hiçbir şey yapamazdım çünkü. Sakinleşmem gerekiyordu.

Wish You Were Hereحيث تعيش القصص. اكتشف الآن