FİNAL

2.3K 180 97
                                    

ÜÇ YIL SONRA

Salondan yükselen sesler dudaklarımın iki yana kıvrılmasına neden olurken başımı odanın kapalı kapısına doğru çevirdim. Her zaman için fazla gürültücü olan iki kurt, çocuk odasına geçmeye karar vermiş olmalıydılar ki sesleri bir süre sonra azaldı. Yatağımda yüzüstü uzanmış uzun zamandır doğru düzgün elime bile alamadığım kitabımı henüz yarılamıştım. Yarıda bıraktığım cümleye geri dönerken başımı iki yana salladım. Bu, artık alışkın olduğum bir rutindi.

Gözlerim satırlar arasında hızlıca gezinirken birkaç saatliğine sahip olduğum sessizliğin sona ereceğinden emin bir şekilde hızlıydım. Öyle de oldu. Ben okuduğum sayfanın sonuna bile gelememişken odanın kapısı usulca aralandı. Arkamı dönüp kimin geldiğine bakmadım. Buna gerek bile yoktu.

''İstediğin her şeyi yaptım.''

Sesi arkamdan yükselirken bana doğru adımlamadan hemen önce ceketini çıkardığını duydum. Gülümsedim ama yine de ona dönmedim.

''Onu deli gibi yordum ve gelir gelmez hemen uyudu. Üstelik seni bile sormadı.''

Hımladım. Yatağın yan tarafı ağırlığıyla çökerken bu yaptığımın onu sinirlendirmeye başladığından emindim. Onu görmezden gelmemden hoşlanmazdı.

''Bizsiz mutlu muydun bari?''

Benim gibi yüzüstü uzanıp kolundan birini belime attı. Artık okumak için yeterli dikkate sahip olmasam da gözlerimi kitabın üstünde tutmaya devam ettim. Sesine yerleştirdiği huysuzluk neredeyse kahkaha atmama neden olacaksa da kendimi tuttum.

''Kitabımı okudum ve biraz dinlendim. Sessizlik fena sayılmazdı.''

Nefesini sertçe verdiğini duyunca dudaklarımı sertçe ısırdım. Belimdeki eli tutuşunu sıklaştırıp beni kendine çekti.

''Benden sıkıldın mı Sehun?''

Kızgın çıkan sesi kalan son direnç kırıntılarımı da yok ederken başımı önümdeki yastığa gömüp küçük bir kahkaha attım. Elimdeki kitabı yavaşça çekip aldığını hissetsem de başımı kaldırıp bakmadım.

''Sehun?''

Yanağımı yastığa dayayıp ona bakarken yüzümdeki gülümsemeyi silmek için uğraşmadım. Ellerimden biri uzanıp boynunun hemen üzerinde durdu. Tenini başparmağımla usulca okşadım. Bunu sevdiğini biliyordum

''Senden sıkıldığımı düşünecek kadar aptalsın.''

Alayla güldü. Başını iki yana sallayıp benim gibi tamamen uzandı. Belimdeki eli beni aramızda hiçbir mesafe kalmayana kadar yakınına çekti. Elim kayıp ensesine uzandı. Orada kısa saçlarıyla oynarken gevşediğini hissettim. Biraz olsun uyuması için oğlunu yormaya çalışırken kendisi de yorulmuş olmalıydı.

''Sadece senden duymak istedim. Bu aralar yalnız kalmaya fazla takmış gibisin.''

Başımı iki yana sallarken kaşlarımın çatıldığını hissettim. Benimle uğraşmayı seviyordu.

''Sadece biraz kitap okumak istedim. Ve bu kalan son kitabım. Jisung hepsini yırttı. Kitap görmeye dayanamıyor.''

Jongin somurtkan yüzüme biraz güldü. Hoşuna gittiğini biliyordum. Dediğim gibi benimle uğraşmaktan büyük bir zevk alıyordu işte.

''Probleminin kitaplarla ilgili olduğunu sanmıyorum. Senin elinde görmeye dayanamıyor.''

Gözlerimi devirip güldüm. Oğlumun davranışları acı bir şekilde tamamen babasına benziyordu. Gözleri, dudakları, ten rengi yani fiziğine dair neyi varsa beni andırsa da hareketleri tam anlamıyla babasıydı. Beni kitaplardan kıskanması buna küçük bir örnekti sadece. Ve her gün dua etmeme neden olacak bir şekilde saf bir alfaydı. Geçmişe dair tüm korkularımı bu şekilde silebilmiştim işte.

Wish You Were HereWhere stories live. Discover now