Bölüm 17

1.6K 146 31
                                    

Bölüm sonlara doğru küçük bir smut kırıntısı içeriyor ama ayrıntıya girmediğim için M ibaresine gerek duymadım. Yine de küçük bir uyarı olsun bebekler. 😘




''Bunu nasıl yaptın?''

O an için şaşıracağım pek çok şeye sahiptim. Jongin'in bir arabası vardı mesela. Kasabada daha öncesine görmediğim bir manzara önümde uzanıyordu. Yıldızlar inanılması güç olsa da ormanın o karanlığından bile daha parlak görünüyorlardı. Ama hepsinden öte ben akşamın bir vakti Jongin'in varlığından haberdar olmadığım arabasının içinde, çalan yumuşak bir müzik eşliğinde, varlığından haberdar olmadığım o manzaranın hemen karşısındaydım. Her şeyden öte Suho Hyung bunun için bize izin vermişti. İnanılmazdı. Ve kesinlikle dehşete düşmeme neden olabilecek kadar da beklenmedikti.

''Neyi?''

Jongin elindeki karton bardağı dudağına yaklaştırırken rahat bir ifadeyle sordu.

''Suho Hyung nasıl buna izin verebildi?''

Yüzünde kendinden emin bir ifade oluştu. Başımı iki yana salladım ama sessiz kalıp cevap vermesini bekledim.

''Ona seni koruyabileceğimi bundan sonra endişelenmesine gerek olmadığını söyledim.''

Jongin ve Suho Hyung benim haberim olmadan ne ara buluşup konuşmuşlardı ya da ne konuşmuşlardı bilmiyordum. İkisi de sorularımı bir güzel geçiştirmişlerdi. Bildiğim tek şey Suho Hyung'un özgürlüğüm konusunda daha ılımlı davranmaya başlamasıydı. Hava kararmışken evden dışarı çıkabilmiştim mesela.

''O da öylece kabul mü etti?''

Jongin omuz silkip bana baktı.

''Senin eşinim. Her ne pahasına olursa olsun güvende olduğundan emin olacağımı biliyor. Onunla konuştum. Artık sen de kendine biraz sakinleşmek için izin versen iyi olur.''

Başını yana eğerken kaşlarını kaldırdı. Bakışlarım yeniden bütün kasabayı önüme seren o manzaraya döndü. Büyükçe bir tepede durmuş gökyüzündeki yıldızları andırırcasına yanıp sönen kasaba ışıklarını izliyorduk. Güzeldi. Bir de ben Jongin'den kaçırdığım bakışlarımı onlara gizleyebiliyordum.

''Ben sakinim.''

Alaycı bir ses çıkardı. Ona dönmeyi reddettim. Elimdeki sıcak karton bardağın etrafına doladığım parmaklarımın tutuşunu sağlamlaştırdım.

''Elbette öylesin. Şimdi aynı şeyi bana bakarak söylemeyi dene.''

Gözlerimi devirdim. Ona dönmedim ya da yeniden yalan söylemedim. Gerek de yoktu. Ondan bir şey saklayamayacağımı öğreneli uzun zaman oluyordu.

Gergin parmaklarımın üzerinde ufak dokunuşlar hissedene kadar gözlerim gökyüzüyle kasaba arasında gezinip durdu. Ama tenimde hissettiğim sıcak ten dikkatimi anında yanımdaki oğlana yönlendirmeme neden oldu. Esmerin küçük de olsa hiçbir temasını görmezden gelemiyordum. Zayıf da olsa içimdeki omega alfasının isteğini fark ettiği an ona itaat etmekten çekinmiyordu. Böyle zamanlarda bedenimi kontrol edebildiğim söylenemezdi.

''Sana fazla düşünmemeni söylemiştim.''

İç çekti. Dudaklarımı sarkıttım. Yanımda huzur bulmasını istiyordum. Yanında huzur bulmak istiyordum. Böyle her seferinde bozulan morali benim de canımı fazlasıyla sıkıyordu.

''Elimde değil. Aptallıklarının bedeli bu.''

Gözlerini devirdi.

''En azından daha rahat yaşayabiliyorsun değil mi? Bunun için teşekkür etmek yerine söylenmen inanılmaz.''

Wish You Were HereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin