💥༻10.Bölüm༺💥

14.3K 805 38
                                    


Keyifli okumalar canlar ❤

🌸Yapma🌸

Herkesin hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam ettiği bu evde yıkıntıların altında kalmış bedenim ve geleceğim kimsenin umrunda değildi. Hizmetçiler her gün yaptıkları gibi odaları temizliyor, çamaşırları yıkıyor ve akşam yemeği için hazırlıkları yapıyordu. Güvenlikler kapılarda ve bahçede beklerken kendilerince muhabbet ediyor ve arada hizmetçilerin getirdikleri ikramları kabul ediyorlardı.

Ev, anladığım kadarıyla üç katlıydı ve sayamayacağım kadar odaya sahipti. Evin garajı bulunduğum odanın penceresinden az da olsa görünüyordu. Garajın yanındaki kulübe benzeri yerde şoförler duruyordu. Saydığım kadarıyla bu evde; altı hizmetçi, dört şoför ve on iki koruma vardı ama görmediğim birçok noktada daha fazlası olduğuna emindim.

İlk düşündüğüm şey bu Sinan denen adamın kim olduğuydu. Ben kimin çocuğunu taşıyacaktım böyle ?! Hangi tür insanların bu kadar çok korumaya ihtiyacı olur diye sordum kendime. Elbette en çok nefret edilen insanların. Ne kadar çok düşmanın olursa o kadar çok korunmaya ihtiyaç duyarsın.

Abim uzun zaman sonra aklıma tekrar düşmüştü. Cebinde beş kuruşsuz gezen, kahvehaneden çıkmayan ve her yere borcu olan abim, bu tür insanların hayatına nasıl ulaşmış da onları bu denli nefretle doldurmuştu ?

Soruların cevaplarını defalarca kez kendime sorsam da elimde soru işaretlerinden başka bir şey yoktu. Alt katta, mutfakta kadınların yanında oturuyordum. Sinan son sözlerini söyledikten sonra yukarıya çıkarak kendimle baş başa kalmak istememiştim. Zihnime daha ne kadar hâkim olabilirdim emin değildim.

Elimdeki suyu yudumlarken Meryem teyze'nin torunlarını ve çok özlediği köyünün anlattığı hikâyeleri az çok duymuş ve bana baktığı her seferinde gülümseyip başımı sallamıştım. Gözüm camın kenarındaki sürekli yanıp sönen kırmızı ışığa takıldığında merakla kaş çattım.

"Yusuf Can'da torunlarımdan en küçüğü. Ah ben hayatımda öyle çocuk görmedim. Öyle uslu öyle akıllı bir şey ki görsen bayılırsın."

"Allah bağışlasın,"

"Amin amin, hepimizin evladını."

"Meryem teyze ?"

"Ha yavrum,"

"Camın kenarındaki şu şey ne ?" Dedim bir yandan elimde işaret ederken. Dönüp baktığında güldü.

"Bende çok anlamıyorum ama güvenlik içinmiş. Eğer cam kırılırsa anında ötmeye başlıyormuş. Allah korusun hırsız falan girerse diye,"

"Ah, anladım."

"Bu zamanda insanların hiçbir şeyden korkusu yok ki kızım..."

Meryem teyze sürekli konuşurken aklım bu evden kaçacak delik arıyordu. Eğer boydan camlarda alarm varsa bu demekti ki kapılarda da vardı. Üst kattaki küçük camların kendi odamda gördüğüm kadarıyla alarmı yoktu. Benim bulunduğum odanın camından atlamak ise bana ikinci ve hatta daha fazla kırıktan başka bir şey kazandırmazdı, ki bir şekilde çıkmayı başarsam bile nöbetleşe yedi yirmi dört çalışan bir koruma ordusu vardı.

ᴀᴍɪʏᴀɴᴇ ᴍᴀꜱᴜᴍ🕊 (Kırık Kalpler Serisi 1, 2, 3)  Where stories live. Discover now