9

1.7K 116 33
                                    

Jungkook

Yan taraftan sahte bir öksürük sesiyle kendime gelip çekildim en sonunda. Beni tutan kişiye baktığımda tanımadığım biri olduğunu fark ettim. Ama galiba Yoongi tanıyordu.

"Taehyung. Biz seninle ne konuşmuştuk?"

"Hyung sen de gördün benim isteğim dışında gerçekleşti olay. Tutmasam düşüyordu." Karşımda; esmer, açık kumral saçlı, uzun ve yakışıklı çocuktan çıkan mızmız sesle şok oldum.

Bir dakika bu Taehyung denilen kişi bugün ki hastamız olan Kim Taehyung muydu?

Hala konuşmalarını dinliyorken Jimin gözlerini devirerek Taehyung'un yanından geçti. "Yine de sarılmış oluyorsun Tae. Hem tuttun diyelim. Peki neden sonra geri bırakmadın Jungkook'u?"

Tae mi? Bir de hastasının ismini kısaltarak mı söylüyor. Hah bu nasıl disiplin böyle? Ben de yanlarından geçip odaya girdim ve onları içeride beklemeye başladım. Tabii bu sırada Taehyung'un dosyasını incelemeye başladım.

Sarılma hastası mı? Bu nasıl teşhis böyle. Ayrıca sarılma bir hastalık değildir ki. Dosyaya bakarken ki düşüncelerim kapının açılmasıyla bölümdü. Başımı kaldırıp baktığımda sadece Yoongi'nin girdiğini gördüm.

Arkasından yapıyı kapatıp masasına geçti. Onunla konuşmak istemiyordum ama aynı yerde çalıştığımız için bu neredeyse imkansız bir şeydi.

"Jungkook seninle konuşmamız gereken birkaç tane konu var."

"Üzgünüm Bay Min iş ile ilgili değilse beni ilgilendirmiyor."

Resmiyetim yüzünden kaşları çatılmıştı yanıma gelip tam önümde durdu.

"Ne oluyor Jungkook? Ne bu tavırlar? Sabah iyilik meleğiydin şimdi yabancı gibiyiz."

"Hasta ne zaman gelecek? Onun hakkında konuşamalıyız ilk önce. Size birkaç sorum var."

"Hah! Ciddi olamazsın. Beni duymamazlıktan mı geliyorsun?"

"Hayır gelmiyorum. Size sorularımı sorabilir miyim artık?" Bir adım geri giderek ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışır gibi yüzüme baktı.

"Evet. Elbette sorabilirsin. Hastanın normal randevusu 1 saat sonra o yüzden rahatça sorabilirsin."

Boğazımı temizleyerek ilk sorumu sordum. "Sarılma hastası da ne demek oluyor?"

~♥~

Sorularımı sormuş ve net bir şekide cevaplarımı almıştım. Sonra Taehyung gelmişti. Zaten ondan sonra başka bir hasta yoktu sadece raporları gözden geçirip düzenlemiştik.

Şimdi de Jiminle kahve molası vermiş kahve içiyorduk. Ona Yoongi'yi eve yemeğe davet etmek zorunda oluşumu anlattım. İlk başta güldü. Neresi komikti ki bunun?

Neyse sonra ciddi olduğumu anlayıp benim için düşünmeye başladı. Kahvemden bir yudum alıp ona baktım.

"Ya Jungkook. Aslında hiç böyle kara kara düşünmemize gerek yok. Yoongi hyunga söylesen zaten davet edildiği yere gider."

"Gerçekten sorsam gelir mi?"

"Kim nereye gidiyormuş? Hem siz niye buraya çekildinizde fısıldaşıyorsunuz?"

"Öylesine konuşuyorduk hyung. Hem Jungkook'un sana söylemek istediği bir şey var."

Gözlerimi belertip Jimin'e baktım. Yoongi de beklentiyle bana bakmaya başlamıştı. Eee bu çok ani oldu.

"Evet Jungkook dinliyorum. Bugün zaten bir garipsin."

İnkâr ettim. "Ben mi garipmişim? Asıl garip olan sensin ya. Sadece annemin seni yarın akşam yemeğe davet ettiğini söylemek için bin takla attım burda be. Ama garip olan burada benim öyle mi?"

Şaşkınlıkla bakıyordu. "Annen beni yemeğe mi davet etti? Neden baştan söylemedin? Giyeceğim takımı seçmem için daha çok vaktim olurdu Jungkook."

Jiminle beraber şaşkınlıkla ona baktık. Ne bu mutluluk, heyecan, sevinç be kardeşim? Bir de kız gibi giyeceklerini seçmesi için vakit sıkıntısı olacak diye endişeleniyor.

"Bana konum atarsın değil mi? Ya da seni almaya geleyim beraber geçeriz annene. Kaç gibi alayım seni?"

"Yoongi sakin ol bir. Niye panik yaptın bu kadar? Saat yediye doğru alırsın beni tamam mı?"

Çocuk gibi hızlı hızlı başını sallayıp gülerek gitmişti. Tanrım bu halleri çok sevimli. Jimin'e de teşekkür borçluydum.

Evet her ne kadar başlarda haz etmesem de iyi biriydi ve sevmeye başlamıştım. Ona döndüğümde elindeki kahve kupasıyla oynuyordu.

Doğru ya Jimin Yoongi'den hoşlanıyordu ve biz az önce önünde sözleşmiştik. Kötü hissetmedim değil.

"Jimin-sshi baksana bir."

"Efendim."

"Yarın akşam sende katılmak ister misin bize? Hem annemle tanışmış olursun hmm?"

Teklifime şaşırmıştı. Kararsızlıkla yüzüme baktı bir süre. "Aslında başkasıyla sözüm vardı. Üzgünüm, bir dahakine gelmek isterim."

Cevabını çekingence verirken çok tatlı görünüyordu. Bende sevecen bir şekilde gülümseyip "Tabiiki bir dahakine gideriz." Dedim.

~♥~

Mesai bitmişti ve masamın üstünü topluyordum. Yoongi tüm gün küçük bir çoçuğa lunaparka götürme sözü vermişim gibi heyecan ve sevinçle bana kaçamak bakışlar atıp durmuştu.

Cidden onu bu kadar sevindiren bir durum olması biraz garip geliyordu. Sanki sevgilisinin ailesiyle tanışacaktı. Sevgili demişken onun sevgilisi vardı gerçekten de.

Yoongi'ye baktığımda yüzünde tebessümle kabanını giyiyordu. Ona baktığımı fark edip yüzünü tamamen bir gülümseme kaplamıştı. Bu halleri çok sevimliydi ama garipti de işte.

"Hafta sonu sevgilin yerine benim ailemle vakit geçirecek olman seni tam tersi üzmesi falan gerekmiyor mu ya da sevgilini kızdırması falan?"

Sorduğum soruyla sonunda o tüm gün yüzünden düşmeyen gülümsemesi düşürmüş ve kaşlarını çattırmıştı.

"Jungkook sen ne saçmalıyorsun? Ne sevgilisi?"

"Gecen senin evindeyken gelen ve 'OPPA~' diye cırlayan kızdan bahsediyorum işte. Galiba oppa deme takıntısı var."

Bir anda kahkaha atmaya başlamıştı. Kahkaha atmaya başlamasıyla ben de eş zamanlı olarak somurtmuştum. Şimdi neye gülüyordu? Kızı taklit etmeme mi yoksa saçma takıntısını dile getirmeme miydi?

Gülmesini durdurmuş ve tam karşımda yakın bir mesafede durmuştu. Elleriyle, kollarımı aşağı yukarı sıvazlarken konuştu.
"Da Eun benim sevgilim değil şapşal. Kuzenim. Cidden bu klişeyide yaşadım ya ölsem gam yemem. Hem ayrıca benim hoşlandığım biri var."

Sözlerini bitirip kızlıca kapıya yöneldi. Çıkmadan yarın haberleşiriz diyip çıkmıştı. Ben hala odadaydım. E o zaman hoşlandığı kız kimdi?

Woow cidden meraklandım şimdi. Min Yoongi birinden hoşlanıyor. Yakında illa ki çıkar kokusu.

@aaa-zzz04 aşkoyla yazdığımız ortak fici okumadıysanız okumanızı tavsiye ederiiim.

Psychologists/Yoonkook ✔Where stories live. Discover now