19

1.3K 108 26
                                    

Yoongi

Sabah her zaman ki gibi alarmdan önce uyandım. Tuvalette işlerimi halledip alarmı kapattım. Üstüme siyah bir boğazlıyla siyah kot giydim. Boğazlıyı pantolonun içine sokup yine siyah bir kemer taktım.

Çok mu siyah oldu? Neyse güzel böyle. Kahvaltı hazırlamaya üşendiğim için gerekli eşyalarımı alıp kapıya yöneldim.

Kapıyı açtığımda karşımda kesinlikle Jungkook’u beklemiyordum. Şaşırmış bir şekilde bakarken elindeki poşetleri daha yeni fark ettim.

“Ee beni içeri davet etmeyecek misin? Hem sana kahvaltı hazırlamak için bir şeyler aldım~”

Tanrım! Ben kendimi sıkıp yüz vermemeye çalıştıkça o bana geliyor. Kenera çekilip geçmesini sağladım. Arkasından kapıyı kapatıp mutfağa kadar onu takip ettim.

Elindeki poşetleri yere koyup bana döndü. “Bak Yoongi iki kahvaltı seçeneğin var. Birincisi böyle bol yağlı sucuk bir bir yumurta yapacağım ve ekmeği böyle bana bana yiyeceğiz ya da...”

Kahkaha atınca o da gülmeye başladı. Öyle istekle anlatıyordu ki gülmeden edemedim. Devam et dercesine başımı salladım.

“Ya da punkek yapacağım. Çikolata aldım ama reçel falan var değil mi? Tabii hangisini canın çekiyorsa.”

“Punkeki tercih ederim de ama Jungkook nerden aklına geldi bana gelip kahvaltı hazırlamak? Gerek yoktu.”

Sıratını asıp yanıma geldi. “Yoongi neden böyle davranıyorsun?”

Kollarımı birbirine dolayıp tek bacağımın üstüne ağırlığımı verip öyle bakmaya başladım. “Nasıl davranıyormuşum?”

Offlayıp paketleri çıkarmaya devam etti. Nasıl davrandığımı biliyorum ama yine de ondan duyup nasıl davranmamı istediğini merak ediyorum.

Dolaptan çırpma telini ve bir kap çıkartıp punkek karışımını çırpmaya başladı. Arkasından yaklaşıp nasıl yaptığına bakarken bir an da arkasını döndü. Korktuğumdan dengemi kaybedip Jungkook’u tuttum. O da dengesini sağlayamayıp üstüme düştü.

İyi ki Jimin’in zoruyla mutfağa halı almıştım. Yine de sırtım acıdığı için yüzümü buruşturdum. Gözümü açtığımda Jungkook’un bana baktığını fark ettim. Sırtımın ağrısı ağrısı yavaşça geçerken kollarımı beline sardım. O da başını göğsüme yaslayınca yine şaşırmadım değil. Ne oldu bugün buna?

“Jungkook bir sorun mu var?” Hey o ağlıyor muydu? Düşünce bir yeri falan mı acıdı ki? “Jungkook?”

Ses vermedi ama ağladığını kesinleştirdim. Yan dönüp üstümden yere düşmesini sağladım hafifçe. Ağırdı ne yapabilirim yani? İyicene kendime çekip sıkıca sarıldım.

“Güzelim ne olduğunu söyler misin artık endişeleniyorum bak.”

Kafasını yavaşça kaldırıp baktı. Burnu kızarmıştı. Biraz daha sakinleşsin diye eğilip burnunu da öptüm. Kıkırdayıp söze girdi. “Çok soğuk davranmaya başladın. Ben de ne yapacağımı bilemedim ve sürpriz yapayım dedim ama yine öyle davranınca tutamadım kendimi.”

Tekrar sıkıca sarıldığımda o da kafasını eski yerine yerleştirdi. “Üniversite de hiç bu kadar sulu göz değildin.”

Kafasını sıkıştırdığım için sesi boğuk geliyordu. “Olabilir bu seni ilgilendirmez.”

Dediği cümleyle anında ondan ayrılıp ayağa kalkıyım. O da oturur pozisyonda şaşkınca bana bakıyordu. Üstümü düzeltip yarıda bıraktığı işe ve tekrar ona baktım.

“Beni ilgilendirmiyor öyle mi? Tamam hazırlamaya devam etmeyeceksen çıkalım.”

O da ayağa kalkmış karşımda dikilmeye başladı. “Yoongi anlamıyorum neden her seni ilgilendirmez dediğimde uzaklaşıyorsun? Ne güzel çözmüş iyi olmuştu aramız.”

“Jungkook farkında mısın bilmiyorum ama biz az önce iki iş arkadaşı gibi değildik. Eğer sen az önce ki gibi olmamızı istiyorsan otur bir düşün."

Kendi evim olmasına rağmen ceketimi de alıp çıktım. Cidden ne istediğini anlamıyordum. Bir öyle olalım bir böyle.

Arabaya binip iş yerine sürdüm. Daha ilk hastanın gelmesine bir saat vardı ama erken gidip düşünmeye ihtiyacım var.

Psychologists/Yoonkook ✔Where stories live. Discover now