36

1K 80 6
                                    

Yoongi

Uyandığımda her yerim ağrıdığı için kendimi gevşetip Jungkook'a döndüm. Bana ait boynundaki izler acayip hoş gözüküyordu. Onu uyandırmamaya çalışarak hareket ettim. Saat 1 1.30'du. İyiki hafta sonuydu yoksa işe geç kalmış olurduk. Arabayı çalıştırıp evimize sürdüm. Kısa sürede geldiğimiz zaman park ettim. İnip Jungkook'u kucağıma aldım ve arabayı kitledim. Kapıya geldiğim zaman Jungkook'un kaydığı için hoplatıp kaymamasını sağladım. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdik ve onu yatağımıza yatırdım.

Uyanmış ve kollarını bana sarıp kendine çekmişti. Gülerek yanına uzandım. "Günaydın prens Jungkook, saat 11.30 baynonuzu yaptıktan sonra kahvaltımızı yapmaya ne dersiniz?"

Güldü ve beni daha da kendine çekti. "Olur derim."

Yataktan kalkıp beraber duşumuzu aldıktan sonra bornozlarımızı giyip yatak odamıza gittik. O gardrobun önüne geçmiş bakınırken arkasından sarıldım ve vanilya kokusunu kendime çektim. Kıkırdadı ve yanağıma kelebek etkisi yaratan bir öpücük bıraktı.
Buna karşılık omzuna bir öpücük bıraktım ve mırıldandım. "Serpme kahvaltımızı dışarıda mı yapsak hmm?"

Belimdeki kollarımın üstüne ellerini koydu ve aynadan birbirimize baktık. "Bana uyar. Ordan da başka bir yere gidip dolaşırız."

Dünki arsız halinden sonra şimdi süt dökmüş kedi gibi masum olması çok tatlıydı. Ondan ayrılıp kendi gardrobun karşısına geçtim. İç çamaşırımı giydikten sonra siyah bir pantolon ve v yaka bir kazak giydim. Kazağı içime sokup kemer taktım ve üzerimede koyu mavi kot ceket giydim. Jungkook'a döndüğümde ise beyaz bir kazak altına ise siyah pantolon giymişti. Kazağı içine sokup biraz bol bırakmıştı.  Üstünede siyah bir kot ceket giydi ve asilliğine asillik kattı.

Gözlerimi ondan alamazken bana büyük irisleriyle bakıp ona daha da aşık olmama neden oluyordu. Elimi tutması için elimi uzattım. Reddetmeyip elimi tuttu ve beraber odadan çıkıp arabanın anahtarını aldım. Arabaya bindikten sonra bir kafeye gelmiştik. Serpme kahvaltımızı sipariş ettikten sonra sohbetimize başladık.

Onu utandırmak adına konuştum. "Dün acayip eğlenceliydi."

Elleriyle yüzünü kapattı. "Off kes sesini. Niye bu konuyu açtın?"

Güldüm. "Ama bu kadar istekli olman beni çok şaşırttı çünkü Zhao olayından sonra bana ağlayıp zırlaman gerekirken beraber o şeyi yaptık."

O da güldü. "Ne yapayım? Sen öyle dururken üstüne atlamadığıma şükret. "

Gülüşmelerimiz tam gaz devam ederken bir yandan da gelen kahvaltımızı afiyetle yapıyorduk. Onun dolmuş yanakları ve utandırdığım zaman kızaran yanaklarıyla kaçırdığı gözleri kalbimin kaldırabileceği türden olmamaya başlamıştı.

Dün aramızda geçen şeylerden sonra birbirimize daha da bağlanmıştık, sevgimiz katlanmıştı.

Aklıma gelen şey ile tekrar konuştum. "O sana dokunmadı değil mi?"

Rahatlamam için gülümsedi. "Merak etme, bana hiçbir şey yapmadı."

Diğer bölüm finallll :c

Psychologists/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin