30

1K 81 19
                                    

Yoongi

Hazırladığı kıyafetleri giydim ve saçımı da yaptıktan sonra çıktık. Arabada yemekten sonra ne yapacağımızı planlıyorduk ama fikirlerimiz bir türlü uyuşmadığı için tartışmaya başlamıştık.

“Ya Yoongi neden bir filme girmiyoruz ki? Hem en arka koltuklar sevgili koltuğu ve bizde sevgiliyiz falan.”

AVM’nin oto parkın inerken konuştum. “Bebeğim sinemaya girersek ben uyurum ve o sevgili koltuklarında boşuna oturmuş oluruz.”

Arabayı park edip ona döndüm. Kızarmıştı. Emniyet kemerini açmış arabadan inecekken durdurup dudağına kelebek bir buse kondurdum. 

Anında daha çok kızarırken arabadan inip onun kapısını açtım. Pembiş yanaklarıyla ve büyük gözleriyle benim dışında her yere bakıyordu.

Kapıyı kapatmadan önce pembeleşmiş sulu ve derin bir öpücük alıp kapattım. Yanağımdaki tükürüğü elinin tersiyle silip önden yürüyüp gözlerimi kıvırtarak ilerlediği kalçalarıyla şenlendirdi. 

Yemek katına çıktığımızda ikimiz de birer en büyük boy hamburger ve kola istemiştik. Oturup iştahla yerken masamızın yanından geçen insanlar bize bakarak hem fısıldıyor hem de garip sesler çıkartıyorlardı.

Bir tanesinin konuşmasını duyduk. “Yıa~ şunlara bak. Çok tatlı bir çiftler~”

Birbirimize bakıp gülmeye başlayınca artık daha çok kişinin dikkatini çekmiştik. Yemeğimizi bitirip kalktığımız da Jungkook’un isteği üzerine oyuncakçıya girdik.

Beni hızlıca peluş oyuncakların yanına götürdüğünde yarısına kadar gelen bir kutup ayısına sarıldı. Gülüp fotoğrafını çektiğimde bana baktı.

“Yoongi aynı sana benziyor~ bazen tam bir ayı oluyorsun ama bem beyaz olduğun için kutup ayısı oluyorsun. Ya da soğuk davranışlarınla da benzetebilirim.”

Ben de yine kutup ayısı kadar olan ama kaşları çatık bir tavşan peluşunun yanına gittim. “Kookie bak aynı sen. Huysuz ama şirin. Yanda dişlerinle de benzetebilirim.”

Yaptığım göndermeye gülüp ayıyla beraber yanıma geldi. “Bunları alalım mı~ hmm?”

İkna etmek için bilerek tatlılık yapıp sırnaşıyordu ve evet ikna etmeyi de başarıyordu. “Tamam peki alalım bakalım.”

Zaferle elini yumruk yapıp havaya kaldırdı.

Bu haline de gülüp kasaya doğru ilerleyip paralarını ödedim. Ah bunları bir de arabaya taşımak vardı değil mi?

~♥~

Eve geldik ve televizyonun karşısında film izliyorduk. Jungkook’un şu takıntılı oldu ironman mi ne onu izliyoruz. Telefonuma bildirim geldiğinde göğsüme yaslanmış Jungkook’u rahatsız etmemeye çalışarak uzanıp aldım.

Jungkook’un da görebileceği şekilde bilinmeyen numaradan gelen mesajı açtığımda gözlerim açabildiğim kadar şoktan açıp panikten telefonu geriye doğru fırlattım. Siktir onun taksiti daha bitmemişti.

Jungkook hızla kucağımdan kalkıp telefonu eline aldığında kaşlarını çatabildiği kadar çatıp telefona bakıyordu.

Gözleri dolmuş bir şekilde karşıma geçti. “Jungkook bebeğim-“

“Bana bebeğim falan deme. Ben kendi evime gidiyorum. Bitti Yoongi ayrılıyorum senden.”

Göz yaşları firar ettiğinde dayanamayıp sarılmak için kollarımı açtığında benden bir adım uzaklaştı. “Yaklaşma! O fotoğraf ne Min Yoongi?!”

“Bir tanem bilmiyorum. Bak numara bile kayıtlı değil. Lütfen sakinleş. Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun.”

Tekrar telefona baktığında bir şeyler yapıp bana geri verdi. Olay şu; tanımadığım biri çıplak fotoğrafını atıp ‘geceleri benimle eğlenmek ister misin?’ Diye mesaj atmış ve Jungkook’ta hemen celallendi.

Göz yaşlarını elinin tersiyle silip bir adım yaklaştı. “Tamam doğru söylüyorsun ama bir an şey oldum işte.”

Dayanamayıp belinden çektim ve sıkıca sarıldım. “Bebeğim seni asla aldatmam bir olay olduğunda durup beni dinle ilk önce tamam mı?”

Sümüklü burnunu tişörtümle temizleyip başını boynumdan çekti. “Sen az önce ne yaptın?”

Kollarımız hala bedenlerimize sarılıyken gözlerini kaçırdı. “H-hiçbir şey. Hem bak işte filmi kaçırdık bitmiş.”

Sahte bir kızgınlıkla konuyu geçiştirmeye çalışınca güldüm. Çenesinden tutup bana dönmesini sağladım ve ağladığı için şişmiş ve rengi koyulaşmış dudaklarına yapıştım.

Psychologists/Yoonkook ✔Where stories live. Discover now