12

1.4K 116 49
                                    

Jungkook

Mağaza görevlisi kabine iki kişi girdiğimizi görünce kapıya geldi hemen ve kapıyı çaldı. “Efendim bir kabine iki kişi giremezsiniz.”

“Üzgünüz çıkıyoruz hemen.”

Bana bir kez daha bakıp kapının kilidini açtı. Mahçupca kadına gülümseyip gidebileceğini dile getirdi. Görevli gittikten sonra hala elinde duran kombini kabine koyup bana döndü. “Yine kurtuldun Jungkook bu şansına hayranım. Neyse ben bunları da deneyim sonra başka bir mağazaya gireriz.”

Onaylarca başımı salladım sesizce. Utanmıştım. Hayır yani neden kıskanayım ki onu? Hah sanki sevgilim. Her neyse görevli kabinlerin girişinde çaktırmamaya çalışarak bu tarafa bakıyordu.

Yoongi kabin kapısını açtığında ona döndüm. Üstüne büyük gelen sweat ve altına giydiği siyah dar kotla aşırı tatlı görünüyordu. Bakın tekrar ve tekrar kabul ediyorum adam yakışıklıydı. Tabii bunları dile getirmeden beğendiğimi söyleyip kasaya ödemeye gittik. Toplam fiyata baktığımda baya tuttuğunu gördüm.

Çaktırmadan Yoongi’ye baktım. Gözünü le kırpmadan ödeyip kıyafet poşetlerini aldı. Eh sonuçta çalışan bekar bir adamdı.

Yoongi

Sonunda gelmiştik. Arabadan inip zile bastık. Kapıyı açan, tıpkı Jungkook'un gözleri gibi olan sevimli bir kızdı. Sanırım kardeşi.

"Hoşgeldiniz oppa."

"Hoşbulduk Ye Ri."

Kızla göz göze geldiğimiz zaman gülümsedim. Kızarmış ve içeri girmemiz için yol vermişti.

Jungkook girdiği zaman peşinden ilerledim.

"Annem nerede?"

"Lavaboda."

Mutfağa gittik ve yanımızda getirdiğimiz tatlıları koyduk.

Tabii ben bir de çiçek almıştım. Bu bir yalakalık değil (!) saygı gösterişidir.

Jungkook duvara yaslandığı zaman terleyen ellerimi pantolonuma sürdüm.

Beni yakaladı ve güldü. "Sakin ol seni yemeyecek."

Annesi bizi görünce yüzü gülnüş ve sıcakkanlı bir şekilde bize sarılmıştı.

"Babam?"

"Babanda işten gelir birazdan."

Beraber salona geçip oturduk. Sohbetimiz durmaksızın ilerliyordu. Annesi sanki bana oğlu gibi davranıyor ve konudan konuya atlıyordu. Kız kardeşi ise utangaç ancak konuştuğu zamanda susmuyordu. İkiside çok tatlıydı.

Kapı çaldığı zaman geçen stresim geri gelmişti. Babası gelmişti.

Beni gördüğü zaman başta tepkisiz olsada beni şaşırtıp birden güldü. "Hoşgeldin dostum. "

Yumruğunu bana gösterdiği zaman gülüp onunla yumruk tokuşturdum. "Hoşbulduk dostum."

Lavaboya gidip elini yıkayacağını söylediğinde bizde sohbetimize kaldığımıza devam etmiştik.

~♥~

Saat akşam 8 civarı evden çıkmıştık ve arabaya binmiştik. Her eğlencenin bir sonu vardır, hepsi sevecen bir şekilde yaklaşmış hatta beraber jenga oynamıştık. Bize kalmamızı söyleseler bile iş olduğu için gitmek zorundaydık.

O da arabaya bindikten sonra sürmeye başladım. Sessizliği bozmak adına konuştum. "Ailen çok tatlı."

Güldü. "Öyledirler."

"Neden ailenle yaşamıyorsun? Evde tek başına olmak sıkıcı."

Bir süre düşündü ve sessiz kaldı. Cevabını bulduğu zaman mırıldandı. "Büyüdüm, artık kendi mesleğimi yapıp paramı kazanmam gerek." Bana döndü. "Sen neden ailenle yaşamıyorsun?"

Omuz silktim. "Benim ailem senin ailen gibi değil. Çok disiplinliler."

Küçük çocuklar gibi elleriyle oynamaya başlamıştı ve bana beklemediğim bir soru yöneltmişti. "İçki içmek ister misin?"

Psychologists/Yoonkook ✔Where stories live. Discover now