•Here's My Girl•

2.8K 142 17
                                    

"Bella. Bana bak."

Yorganımın altına kendimi iyice hapsettim.

"Kim aldı seni eve?"

Yorganı açmak için çekmeye başladığında ben de çektim,ama bildiğiniz üzere,onunla yarışamazdım bile. En azından 20 saniye dayanmıştım.

"Yaklaşık 1 saattir kapının önünde beklediğim ve beni içeri almadığın için annenin yanına uğrayıp anahtarını almak zorunda kaldım."

Suratına bakmamak için kafamı çevirdim.

"İyi. Git şimdi."

Derin bir nefes aldı.

"Hep böyle mi olacağız?"

Sorduğu soruyla ona bakma zorunluluğu hissettim. Gözlerim doluydu. Ağlamak üzereydim.

"Ben de aynı şeyi merak ediyorum, Parker."

Alnıma dudaklarını bastırdı.

"Üzgünüm tamam mı? Bunların hepsini sana çok değer verdiğim için yapıyorum. Senden uzak kalmak istemiyorum."

Başımı salladım.

"Ben de istemiyorum. Seni çok özledim."

Gülümsedi. Kollarını açtığında hızla sarıldım. Boyun girintisindeki başımı fırsat bilerek kokusunu iyice içime çektim. Parker her zaman çok güzel kokardı.

"İşte böyle. Seni seviyorum,tamam mı?"

Başımı salladım.

"Ben de seni seviyorum."

Alnını alnıma yasladığında sırıttı.

"Bu dünyadaki her şeyden önce?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Dünyada ve uzayda,her şeyden önce."

Benden ayrılıp kendini yatağıma attı.

"Bunu oyun oynayarak kutlayabilir miyiz? Senden başka en iyi arkadaşım olmadığını fark ettim. Kızlar oyun oynamak yerine başka şeyler istiyorlar. Hiçbiri senin gibi değil."

Dil çıkardım.

"Benim gibisini bulabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Bil istedim."

Yerini bildiği oyun konsollarını çıkarıp birini bana attı.

"Az laf,çok iş,Bels."

...

"Geliyorum. İn aşağıya."

Dudağımı dişledim. Zayn beni almak için yola çıkmışken,ona okula Parker'la gideceğimi söylemek biraz zor geliyordu.

"Sen geç. Ben Parker'la gideceğim."

Bir süre sesini duymadım.

"Oh,"

Uzun süre sonra dediği tek şey bu olduğunda kötü hissetmiştim.

"Tamam."

Göremeyeceğini bilsem de başımı salladım.

"Görüşürüz."

Bir şey söylemeden kapattı. Göz devirdim. Gerçekten veda etmemesine gıcık oluyordum.
Parker'ın motorunun sesini işittiğimde yerdeki sırt çantamı kapıp kendimi dışarıya attım.

"Selam,kasklı çocuk."

Yanağıma dudaklarını bastırdı.

"Kaslı çocuk mu?"

Göz devirdim.

"Kasklı."

Omuz silkti.

"Emin misin? İki türlü de olabilir gibi. Atla hadi."

Arkasına binip kollarımı beline sardım. Hızla ilerlerken bu motoru ne kadar özlediğimi düşündüm . Zayn'in arabası da güzeldi tabi ama,ben lüks şartlardan ziyade böyle popomun acı içerisinde olmasını seviyordum. Isıtmalı bir koltukta olmasını değil. Yani, o da fena değildi gerçi.

Yüzüme çarpan rüzgarın tadını çıkardım. Pekte uzun sürmemişti gerçi.

"Derse girmek istemiyorum. Okuldan nefret ediyorum."

Göz devirdim.

"Keşke yardım edebilsem."

Dudaklarını büzdü. Okul binasına yan yana yürürken girer girmez Zayn ve diğerlerini gördüm. Yüzünü çevirdi,bana bakmadı bile.

"Sanırım bir problemin var."

Omuz silktim.

"Önemli değil. Umrunda mıyım sanki?"

Başını iki yana salladı.

"Muhtemelen hayır."

Sırıtırken göz devirdim.

"Bu kadar acımasız olmandan nefret ediyorum."

Yanağıma dudaklarını bastırdı.

"Ben de seni seviyorum. Şimdi derse yetişmem gerekiyor. Öğle yemeğinde görüşürüz?"

Başımı salladım.

"Hoşçakal. Seni seviyorum."

Yürürken arkasından bakındım. O benim için gerçekten fazla değerliydi. Onsuz bir dünya hayal bile edemezdim.

Dolabımdan birkaç kitap almak için gittiğimde dolabın hemen yanındaki malzeme odasına bakındım. Bir gün önce burda onu yalıyor olduğum düşünüldüğünde biraz kalbim kırılıyordu.

Dolabı yaklaşık 1 saatte kitlemiştim. Kilidi bozuktu ve genelde birine yaptırırdım,ama kimse kalmadığı için kendim yapmak zorundaydım.

Bir anda çekilmemle birlikte çığlık attım.

"Noluy-"

Ağzıma kapanan elle susmak zorunda kalmıştım. Yavaşça yüzümün dibindeki yüze baktım ve göz devirdim.

"Zayn,aptal mısın? Beni öldürüyordun!"

Sırıttı.

"Evet,değişiklik olsun istedim."

Kaşlarımı çattım.

"Aman ne değişiklik!"

Dudağını ıslattı.

"Sessiz ol. Sadece sürdüğün ruja bayıldığımı söylemek istedim. Bu yüzden kurtul ondan."

Suratımı buruşturdum.

"Nasıl bir çelişki bu?"

Omuz silkti.

"Benimleyken sür. Hala resmi olarak kız arkadaşımsın. Bu kadar göze batarsan birinin kafasını kırmak zorunda kalırım."

İç çektim.

"İyice saçmalıyorsun."

Çıkmak için hareketlendiğimde kolumu tuttu. Yüzü,tam dibimdeyken odaklanmak çok zordu.

"Hey,sadece seni öpmek için bir bahaneye ihtiyacım vardı."

Dudağımı ısladım.

"Bir dahaki sefere doğrudan söyle."

Sırıttı.

"İşte,benim kızım."

...

A favor // Z.MWhere stories live. Discover now