-Ellerimi tutup, güneşi ve ay'ı birleştir benimle

1.5K 127 121
                                    

"Küçüğüm söyle gitsin işte, neden bu kadar gerginsin?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Küçüğüm söyle gitsin işte, neden bu kadar gerginsin?"

"Hyung... Sana ne söylersem söyleyeyim aramız eskisi gibi kalacak değil mi?"

"Elbette"

Siyah saçlı çocuk derin bir nefes aldı. Söyleyeceği şeyler hiçte kolay değildi. Neler söyleyeceğini kafasında toparlamaya çalışıyordu fakat aklına hiçbirsey gelmiyordu. Hele Jeongguk kendisine böyle büyümüş gözlerle beklenti içinde bakınca boğazı düğümleniyor ve kalbi deli gibi çırpınıyordu.
Jeongguk beklemekten sıkılmış olacak ki küçük olanı gayrete getirmek için elini yanağına götürmüş ve küçük çocuk gibi sıkmaya başlamıştı. Jimin için işler daha da zor hale geliyordu.

"Benim küçük jiminiemin bir derdin mi var?"

Yine aynı şeyler oluyordu. Jeongguk, ona küçük bir çocukmuş gibi davranıyordu. Halbuki ona hissettiği duygular ne de büyüktü. Ona bakarken, parlayan gözlerini hiç farketmiyor muydu?

"Jimin, ne olursa olsun senin arkandayım. Ben senin ağabeyin gibiyim-"

"Ağabeyim falan değilsin!"

Öyle çok sinirlenmişti ki kendini tutamamış ve çıkıvermişti ağızından kelimeler.

Jeongguk ani çıkış yüzünden afallamış ve sorarcasına kaşlarını çatmıştı. Jimin daha fazla konuşamayacağı konusunda karara varıp ordan bir an önce gitmek için ayaklandı.

"Neyse ne, kendi başımın çaresine bakabilirim. Sana iyi dersler Jeongguk"

İlk defa ona böyle hitap ediyordu. Dili onun ismini zikrettiği gibi, kalbine keskin bir ağrı saplanıyordu her defasında. Yine öyle olmuştu. Kalbinde ki acıyı görmezden gelip yürümeye devam etti. Arkasında ki bakışları tahmin edebiliyor, fakat dönüp bakmıyordu. Çıkış kapısına doğru yürümeye devam etmiş ve bir an önce okuldan çıkıp gitmek için can atıyordu. Daha fazla burda durup, onun kızlarla flört etmesini izleyemeyecek kadar yorgundu. Çıkış kapısının önünde ki güvenliğin orda olmamasıyla adımlarını daha da hızlandırdı. Nihayetinde okuldan çıkmış ve sahile doğru yürüyordu. Kafasında ki sesler bir türlü susmuyor ve sürekli gerçekleri vuruyordu acımasızca.

"Seni kardeşi olarak görüyor"

"Asla seni sevmeyecek"

"Ömrünün sonuna kadar seni farketmeyecek"

Sinirle bir çığlık attı ona doğru dönen gözleri umursamadan. Madem içinde ki o gerçekleri susturamıyordu, o da kaçardı. En iyi yaptığı şey...

Herşeyden kaçmak için koşuyordu. Kafasının içinde ki seslerden kaçmak, en çokta onu asla sevmeyeceği gerçeğinden kaçmak için koşuyordu tüm gücüyle. Bacaklarında ki güç yavaş yavaş bitiyordu. Aldırmadı. Ne ara geldiğini bilmediği sahili görünce yavaşlamış, ve her zaman oturduğu kayalıklara doğru adımlamıştı. Deniz kenarı dünyadan ve sorunlardan soyutlanmak için mükemmel bir yerdi. Şimdi oturduğu kayalıklar da, deniz sularının kayalıklara çarpıp oluşturduğu köpüklere bakıyor ve düşünüyordu. Genelde hep düşünürdü. Düşüncelerin de  bir çift siyah göz hiç eksik olmazdı.

➶𝘍𝘳𝘦𝘴𝘴𝘪𝘢Where stories live. Discover now