-Sana dokunuyorum

1.3K 109 20
                                    

Üşümüş ellerimi ceplerime sokarak, biraz da olsun ısınmalarını sağlamış ve adımlarımın hızını arttırmıştım

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Üşümüş ellerimi ceplerime sokarak, biraz da olsun ısınmalarını sağlamış ve adımlarımın hızını arttırmıştım. Cılız sokak lambasının aydınlattığı otobüs durağını görünce, bedenim gevşemiş ve dudaklarımdan rahat bir nefes karışmıştı soğuk havaya.

Sonunda küçük ve oldukça ürkütücü durağa ulaşmış ve sesleri daha net duyabilmek için kulaklığımın tekini çıkarmıştım. Bu saatte kimsenin buralarda olmaması içimi rahatlatıyordu. Çünkü bazen insanları görmek gerçekten acı vericiydi.

Tanrı, sanki düşüncelerimin inadınaymış gibi davranıyordu. Her zaman aklımdan geçenlerin tersi yaşanırdı zaten. Adım sesleri yaklaştıkça kafamı yere eğdim ve mümkün olduğu kadar temas hâlinde bulunmadım.

Adım sesleri iyice yaklaştı ve nihayetinde tam yanımda durdu. Gergince saçlarımı karıştırdım. Göz kapaklarımı kapattım ve sakin kalmak için derin derin nefesler almaya devam ettim. Ama dedim ya, tanrı aleyhime oynamayı seviyordu.

"Pardon, otobüs ne zaman gelecek bilginiz varmı?"

Duyduğum o ince ve narin ses, saniyelikte olsa vücudumun huzurla dolmasına sebep olmuş ve tüm kaslarımı gevşetmişti.
İstediğim tek şey, bu soğuk ve ıssız otobüs durağında dikilmeye devam ederek, gözlerimi kapatıp sabaha kadar o meleksi sesi dinlemekti.

Konuşmasıyla daha da telaşlandım ve kafamı eğdiğim yerden kaldırmadan, sağa sola doğru salladım olumsuzca. Bir süreliğine bakışlarını bedenimde hissettim ve bu gerginliğimi iki katına çıkarmıştı. Daha sonra tam herşeyin bittiğine inanmıştım ki, yaşanılanlar bir anda gelişti.

Önce direksiyon hâkimiyetini kaybetmiş bir sürücü, arabasını gürültülü korna eşliğinde üzerimize sürmüş ve düşünmeye vaktim olmadan kollarımla karşımda ki küçük bedeni sarıp, araba durağa girmeden önce bedenlerimizi yana fırlatmıştım. Hâlâ şokta olmuş olacak ki ne araba üzerine doğru geldiğinde, ne de bedenlerimiz sertçe yerle buluştuğunda hiçbir şey yapmadan öylece durmuştu.

Kafasını çarpmaması için sardığım kollarımı yavaşça ayırdım ve ellerimi yanaklarına koyarak gözlerimizi birleştirdim. İnanın o an düşündüğüm tek şey, bu inanılmaz derecede güzel adamın iyi olup olmadığıydı. Gözlerim hızlı bir şekilde bedeninde geziniyor ve hasar kontrolü yapıyordu.

"Canın acıyor mu? Yaralandın mı?"

Konuşmamla gözlerini kırpıştırdı ve sonunda yaşadığı şaşkınlıktan kurtularak acıyla inledi. Daha da telaşa kapılmış ve endişe barındıran gözlerimle vücudunu bir kere daha süzmüştüm. Dudaklarını araladı ve acıyla karışık kısık bir fısıltı çıktı.

"Kolum"

Gözlerim hızlı bir şekilde koluna indi. Canı gerçekten çok yanıyor olmalı ki dudaklarından sürekli kısık kısık inlemeler kaçıyordu. Vücudunu ve özellikle koluna dokunmamaya çalışarak ayağa kalktım. Hissettiğim herhangi bir yerimde acı yoktu.

➶𝘍𝘳𝘦𝘴𝘴𝘪𝘢Donde viven las historias. Descúbrelo ahora