Bölüm Şarkısı; Disclosure- Magnets ft. Lorde (medayada var)
Dün sabah şu takıntılı sapığın bana gönderdiği kutudan sonra polise gitmiştim ama her zamanki gibi yine bütün sorunlarıma kulaklarını tıkayan polis memuruna iç sesim küfürler saydırırken tekrar eve gelmiştim.
Başvurduğum şirketin asistanlığını ben kapmıştım . Bu gün ilk iş günümdü üzerimdeki stresi atmak için kendimi avutuyor bir yandan da şu sapığı aklımdan bir türlü çıkartamıyordum. Saatin ilerlediğini fark ettiğimde değerli zamanımı boş şeylere kafa yorarak harcamayı durdurdum ve yeni işim için hazırlanmaya başladım.
Aynada kendime baktığımda dizlerimin bir karış üzerinde biten siyah elbisem düz uzun saçlarımla bir uyum içerisinde birbirlerine sarılmışlardı. Dudağıma sürdüğüm kırmızı ruj beni olduğumdan daha olgun göstermiş yaşımı büyütmüştü buna omuz silkerek çantamı aldım ve omuzuma astım aynadaki son görüntüme bakıp olumlu anlamda kafamı salladım biraz abartılı olsa da fena sayılmazdı. İlk günden geç kalmamak adına hızlı adımlarla arabama binip şirketin yolunu tuttum.
Kısa süre sonra heybetli binanın önünde durduğumda içimi tarif edilemez bir heyecan sarmıştı. Bu durumdan hem endişeleniyor hemde keyif alıyordum ufak adımlar ile şirketten içeri girdiğimde kahve kokusu beni esir almıştı. Etrafa göz gezdirdiğimde içten bir şekilde gülümseyerek bana yaklaşan kadına ufak bir tebessüm bahşedip yanıma gelmesini bekledim. Genç kadın yanıma geldiğinde elini uzattı ''Merhaba Akyıldız Reklamcılığa hoşgeldiniz siz Tugay Bey'in yeni asistanı olmalısınız '' dediğinde içimdeki heyecan dahada artmıştı kafamı salladım ve kadının uzattığı eli sıktım ''Evet öyleyim galiba '' dediğimde genç kadın tekrar bana samimi bir tebessüm bahşetti. ''Beni takip edin Tugay Bey sizi odasında bekliyor'' bana verdiği komuttan sonra geç kadının peşine takıldım.
Bir kaç dakika sonra dev şirketin en üst katına gelmiştik ''buyrun'' dedi bana yol göstererek gösterdiği kapıya doğru ilerlediğimde genç kadın tekrar gülümsedi '' Burada ayrılıyoruz iyi şanslar'' diyen kadına minnetle gülümsedim şuan için her şey tahmin ettiğimden de daha iyiye gidiyordu. Kapının kulpunu yavaşça çevirip içeriye girdim mükemmel bir şekilde dizayn edilmiş duvarları camla kaplı olan odayı hayranlıkla süzerken gözlerim sandalyesi arkaya dönük olan dışarıyı izleyen Patronum Tugay Bey'de takılı kaldı . ''Ve av, avcının ayağına gelir'' sandalyesini çevirmeden sarf ettiği kelimeler zihnimin her köşesinde geziniyor aklımı başımdan alıyordu sandalyesini yavaşça çevirirken bile gözümü bile bir saniye kırpmaksızın ona bakıyordum Bu ''O'ydu'' geçen gece çarptığım gençti yani şu takıntılı sapığımdı bu peşimi bir türlü bırakamayan ve arkasında hiç bir iz bırakmadan etrafımda dolaşan her gece kabuslarım olan kişiydi bu saniyeler durmuşken beynim düşünme yitisini kaybetmiş damarlarımın içinde hissettiğim adrenalin beni hayattan tamamen soyutlaştırmıştı.
Gözlerimi kapatmadan karşımda bütün heybetiyle duran genc'e çevirdim bakışarımı kahvenin en tonu olan gözleri ile mimiksiz ve boş bakışlar ile bana bakıyordu. Karşımda dünyayı hükmedecek edasıyla duran bu gence istemsizce ağazım biraz açılmıştı. Ellerini kaldırıp ağzımı nazik dokunuşlarla kapattı bu yaptığı beni dahada endişelendirip heyecanın zirvesine çıkartırken ağzımda birkaç kelime sonunda dökülebilmişti ''s-sen osun '' dediğimde karşımdaki adam istifini bozmadan yüzümü incelemeye devam etti.
Hiç beklemediğim bir anda iri ve bir o kadarda kaslı kollarını bedenime sardı derin deri nefesler alıyor kalbi deli gibi atıyordu , bu koca adamın üzerinde bıraktığım bu etki kalbimin daha hızlı atmasına sebep olurken burnuma dolan yağmurdan sonra oluşan o toprak kokusu bana geçen geceyi hatırlatmıştı .Sonunda kendime gelebildiğimde sert kollarından kurtulmaya çalıştım ''BIRAK BENİ!'' dediğimde korkununda zirvesine gelmiştim bu psikopatla bir saniye daha aynı ortamda kalamazdım. Kollarını kendi isteği ile gevşettiğinde kollarından çıktım göz yaşlarımın akmasına engel olamazken bu yaşattıkları için yüzüne okkalı bir tokat attım beş yıldır hayatımı berbat etmişti ve bir kere ortaya çıkıp ben buradayım dememişti.
Ayağımdaki topuklu ayakkabıları çıkarttım ve kısa eteğime aldırmadan koşar adımlarla şirketten çıktım nereye gittiğimi bilmiyordum ama gidiyordum var gücümle koşarken bunların bir an önce bitmesi için Tanrı'ya yalvarıyordum...
Tugay'ın anlatımından;
Berra odaya girdiğinde odaya dolan tatlı çilek kokusu beni bir kez daha cezbetmişti arkamı dönüp yanına gittiğimde bana attığı o bakışları bana beş yıl önce aşık olduğum küçük kızı hatırlatmıştı ...
YOU ARE READING
SAPIK
RomanceSiyahta beyazın zıttıdır , ama yanında en çok ona yakışır. Belkide aşk herşeyi göze almaktır? Okuyunca seveceksin. (kitap düzenlenmemiştir yazım yanlışı sizi rahatsız edebilir) 17.01.2015