8. bölüm

47.9K 1.7K 598
                                    

  "Ama ben gitmek istiyorum " diye bağırdım. Birden elini kolumdan çekti. Bir süre sonra ışığı açtı.

   Ve bana yaklaştı iki elini yanaklarıma koydu. Ve ona bakmam için kafamı yüzüne çevirdi.

 

  Bakışlarından hiçbirşey anlamıyordum. Sanki boş bir şekilde bakıyordu. Ama derinlerde biryerde bir özlem olduğu belliydi.

   "Bak Berra" dedi ve derin bir nefes aldı ve devam etti " Bu evin bağazı kuralları var bunlara uyman lazım. " dedi.

  Tam itiraz edecekken ağızımı kapattı " Sus ve dinle,  sana asla zarar vermem sen istemedikçe sana tecavüzde etmem.

   Sadece dediklerimi yap. Ve benimle kal. Asla beni bırakma.

    Senin fotoğrafına bakarak rahatlayan bir insanım ben, seni kaybedersem yaşayamam. Ve sen bu kadar yakınımdayken seni kaybetmeyeceğim" dedi. Yüzünde mutluluktan eser yoktu.

   Ardından yüzümdeki ellerini çekti ve yatağa yöneldi. Yatağa uzanıp benim için yer açtı.

   " Eğer bu gece benimle uyursan kaçmana fırsat tanıyacağım" dedi. Bu da neydi bu fırsatı asla kaçıramazdım.

   Işığı kapatıp yanına yöneldim. Kutay yüzünden hiç erkek arkadaşım olmadığı için hiç erkekle uyumamıştım.

   Bu yüzden bu ilkti biraz heycanlanmıştım.  yanına yattım ve sırtım ona dönük bir şekilde yattım.

  Ellerini belime getirip beni kendine çekti. Ardından saçıma küçük bir öpücük kondurdu.

   Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. " Şey sıcak bastı" dedim kollarından ayrışmak için.

   Tugay ise uykulu ve düz bir sesle "şş sakin ol yanındayım uyu artık" dedi. Bende dahacfazla direnmeyip kendimi uykunun kollarına bıraktım.

     Sabah kalktığımda alışık olmayan birşey vardı, bir erkeğin, sapığın kollarındaydım. Ben napıyordum böyle bu tamamen saçmalık. Sapığımın kollarında uyumak çok garip bir duygu, hemde anlatılamayacak kadar.

  Yüzümü Tugaya doğru dödüğümde uyanık olduğunu gördüm beni inceliyordu. Gözleri gözlerime geldi.

Çok derin bakıyordu.  "Kalk sana kaçman için fırsat vereceğimi söylemiştim.

Şuan dış kapı kilitli değil kaçabiliyorsan kaç." dedi ve sırtını bana dönerek uykuya daldı.

  Bu fırsatı iyi değerlendirecektim. Hemen doğruldum. Hızlı adımlarla dışarı çıktım. Bir ormandaydık.

   Dışarısı serindi. Serin havada yürümeyi severdim. Bu beni rahatlatırdı. Ama kalbim bu kadar hızlı atarken nasıl rahatlayacağım merak konusuydu doğrusu.

  Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bir patika yolda yürüyordum. Hava aydınlık ve karanlık arasıydı.

   Heralde erken saatlerdir. Orman ıssız ve korkunçtu. Ama ben Berra isem hiçbirşeyden korkmam.

   Hızla adıölarıma devam ettim. Saatler sonra anayola gelmiştim.  İkleride bir polis arabası vardı.

  Güneş tepedeydi. Derimden kan gibi ter akıyordu. Ağızım kupkuruydu. Susamıştım.

   Polislere yaklaştım iki genç polisti biri diğerine "Bu Berra Albayrak değilmi aradığımız kız?? " diğeri onu Şaşkınca başıyla onaylarken.

  Yakışıklı olan hızlı adımlarla  yanıma geldi. "Siz Berra Albayrak olmalısınız küçük hanım " dedi ve gülümsedi.

   Çok kibar birine benziyordu. Mavi gözleri umutla parlıyordu. Konuşmaya mecalim olmadığı için başımla onayladım.

   Başım öyle döndüki yere vasamadım heryer karardı kendimi kaybedip yere düşerken iki kaslı kolun beni tuttuğunu hissettim.

   Bakmaya mecalim yoktu amabilincim yerindeydi. Galiba beni yakışıklı polis tutmuştu.

   Polis beni dikkatli bir şekilde kucağına aldı. Çikolata kokuyordu muhteşem bir çikolata.

   Ben bunları düşünürken o tanıdık dünyadaki bütün erkekleri kıskandıracak ses duyuldu.

  "Ellerini ondan çek orospu çocuğu benim olana sadece ben tutabilirim, dokunabilirim, kucağıma alabilirim. " bu tabikide Tugay'dı.

   Birden ağızımda ıslaklaklık hissettim. Bunun tadı kan gibiydi.

SAPIKWhere stories live. Discover now