11. bölüm

43.4K 1.6K 377
                                    

  Sabah kalktığımda Tugay'ın kollarındaydım bu yılışık sapıktan gerçekten sıkılmıştım. Hem bana zarar veriyordu hemde narin davranıyordu. Bakışlarından hiçbirşey  anlamadığım ilk insandı Tugay.

   Duvarlarını yıkamadığım. Duvarlarının ardından ona ulaşamadığım tek kişiydi. Onu tanımıyordum. O benim için bir yabancıydı. Bana bağımlı olduğunu söylüyordu.

   Annem gibiydi annem hep "anneler hem sever hem döver " derdi. İddasına girerim bunu her anne söylüyordur.

   Acaba Tugay'ın ailesi varmıydı?  Annesi veya babası onun nasıl bir insan olduğunu biliyorlar mıydı?Bir sapık olduğundan,  bir kızı kaçırdığından haberleri var

mıydı?

   Tek kardeştim yani kardeşim yoktu. Bu zordu. Zengin bir ailenin tek kızı olmak. Çok iyi bakıcılarla büyümüştüm.

  Ama ben farklıydım.  Asla zenginliğimizle övünmemiş ve şımarmamıştım.  Okuldaki arkadaşlarımın çoğu şımarık ve ukala insanlardı. Yeni okulumdaki kimseyle tanışamamıştım.

    Bunu nedeni Tugay'dı.  Tugay gerçek anlamda hayatımdaki ilk erkekti. Ondan nefret ediyordum. Benim kadar cesur birinin bedenini ele geçirebileceğini sanıyordu. Ama yanılıyordu.

   Tugay mükemmelliyetçi bir insandı. Bana benzemiyordum. Ben beyazdım o ise siyah. Biz tamamen zıttık.

   Bunları düşünürken Tugay uyanmaya başladı. Ani haraketle yanından ayrılıp  odadan çıktım. Kaçacaktım evet bu otelde kolayca kaçabilirdim.

   Tugay'ın boş anına gelmiştim. O fark etmeden ondan ayrıldım.  Odadan çıktım. Dün giydiğim günlük kıyafetler üstümdeydi. Arka cebimde sadece 20 lira vardı.

   Bu bana ne kadar yetecek bilmiyordum. Ama zorlarsam yeter diye düşündüm. Zaten sadece  bir taksi tutacaktım. İstanbulun sınırları içinde olduğum taktirde evimi kolaylıkla bulabilirdim.

    Dışarı çıktım. Rüzgar yüzüme vuruyordu. Hava serindi. Otelden çıkana kadar sorun çıkmamıştı. Şimdide çıkmayacağını umuyordum.

  Yanımda duran benim yaşlarımda sarışın çocuğa "Burası tam olarak neresi? " diye sordum. Bana uzaylıymışım gibi baktı. Ardından .

   "Burası Rize " dedi. Hadi ama şakamıydı bu şimdi. Şakanın sırası değil diye düşündüm. Etrafıma baktığımda buranın  turistlik biyer olduğunu gördüm.

   "Buranın aksanıyla konuşmuyorsun? " diye sordum çok saçma soruydu. Ama bu çocuğu sanki daha önce görmüştüm. Sarışın çocuk güldü.

   "Ben istabulluyum buraya birini bulmak için geldim" dedi. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. "Ben Berra Albayrak kaçtım kurtar beni "demek istedim ama demeye dilim varmadı.

   Çocuk şaşknlıkla bana baktı ardından cebinden bir resim çıkardı. Resimdeki bendim yanımda ise çocukken hoşlandığım Ayaz vardı.

    "Bu ayaz ve benim resmim sende ne arıyor? " diye sordum. Sarışın çocuk güldü "Berra seni yerde gökte ararken yerde buldum çok değişmişsin" dedi ve kollarını bana sardı.

  Bu sarışın çocuk Ayaz'dı "Ayaz bu senmisin " dedim şaşkınca ondan ayrılırken. Kaşlarını kaldırdı "Evet  bir sorunmu var? " diye sordu.

   "Sen şey yani çok değişmişsin" dedim aslında içimden çok yakışıklısın o sümüklüyle alakan kalmamış diyecektim. Ama sonra yine aptallaşmaya başladığım aklıma geldi.

    Ayaz sırıttı "Sen de çok güzelleşmişsin.. "dedi.  Ardından bir ses geldi "Hayatım buradamıydın? "diye sordu birisi. Bu soruyu soran Tugay'dı.

   Sesin geldiği yöne şaşkınca baktım. Tugay bana yaklaştı ve elini belime koyarak beni kendine çekti. "Berra senin kaçırıldığını sanıyordum  bu sevgilinmi? " diye sordu ayaz.

Tam hayır bu beni kaçıran kişi demek için ağzımı  aralamıştımki Tugay araya atladı "Kocasıyım" dedi ardından samimi bir şekilde gülümsedi. Ardından devam etti "Ve karnındaki bebeğimizin babası" dedi.

  Bebekmi Tugay artık gerçekten saçmalamıştı. Ne yaptığını sanıyorduki bu.  Ayaz yüzünü buruşturarak bana baktı. "Berra hamile olduğunu bilmiyordum çok  hızlısın 17 yaşında hem hamile hem evli. "

  "Ayaz  yalan söylüyor bu beni kaçıran sapık kurtar beni " diye bağırdım. Ayaz beyni sulanmış gibi yüzüme baktı. Ardından yanımızdan ayrıldı .

   "Kurtarın beni! " diye bağırdım. Ama buradaki insanların çoğu turist olduğu için hiçbiri aldırmadı. Ayaz gitmişti. Neden gitmişti. Birdenbire Tugay kahkaha patlattı. Ardından konuşmaya başladı.

  "Benden kaçabileceğinimi sandın? " diye sordu kahkahasının arasından. İçimden " Evet sandım,  kaçacağımda" dedim. Ama tabikide bunu Tugay'a söyleyemezdim. Ondan korkuyordum.

   Tugay'ın elkeri birden bileklerimi kavradı ve beni peşinden sürüklemeye başladı. Difrendim ama Tugay'ın gücü karşısında şansım yoktu. Pes edip gittiği yöne doğru onu takip ettim.

   Bir arabaya gelmiştik. Tugay uzaktan anahtarla arabanın kapısını açtı. Ardından bana bir hap verdi. "Bunu iç " dedi. Tabikide içmeyecektim.

   Hapı ağızıma attım ama yutmadım. Erimesinede izin vermedim. Arabaya bindiğim gibi ağızımdan hapı çıkardım. Tugay zekiyse ben daha zekiydim.

    "Sana hapı içmeni söylemiştim yere atmanı değil! " diye bağırdı üstüme. Daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Beni bırakmıyordu. Gerçekten gerçek olamayacak kadar saçma bir durumdu.

   Tugay sağ eliyle kafamı onun yüzüne bakmam için yukarı kaldırdı. Eliyle çenemi sıktı. Hayla ağlıyordum. "Kes sesini! "  diye bağırdı. Ama ağlamam dahada şiddetlenmişti. korkuyordum çaresizdim.

 

   "Berra sana sesini kesmeni söyledim! " diye bağırdı. Yüzü öfke ile dolmuştu. Kahverengi gözleri artık siyahın en koyun tonuydu.

   Bu sefer ağlamamı daha şiddetlendirdiğimde sağ elinde olan kafamı geriye doğru fırlattı kafam cama vurmuştu. Sanırım cam çatlamıştı. Kafamı çok sert vurmuştum.

  Nefesim kesildiğinde Tugay bu sefer Bana büyük elleriyle hayatımda yemediğim kadar büyük bir tokat atmıştı. Kulağım sağır olma derecesinde çınlamıştı. Bu darbelerden sonra bilincim kapandı.

   Son duyduğum şey ise hiçbişeydi. O tokadın sesiydi. Gözlerim karardı ve kendimi kaybettim.

   Evet Tugay az önce beni dövmüştü. Hemde fazla acı çekmiştim. Çok sert vurmuştu bana. Sanki bir kum torbası gibi.

   Aslında bu bölümi yayınlamayacaktım ama olaylar çok karıştı...  Okuyun biraz merakınız artsın Tugay malı Berra'yı dövdü. Ama neden dövdü?

Ayaz neden Berra'yı kurtarmak varken oradan kaçtı?

  Hepsinin cevabı diğer bölümde sizleri seviyorum...

SAPIKWhere stories live. Discover now