15

4.7K 422 894
                                    

merhaba, açıkçası bölümler ilerledikçe yazmakta gitgide daha çok zorlanıyorum. fakat bu sıralar bu fice artan bir ilgi var. yorumlarınız ve oylarınız için çok teşekkür ederim. ne kadar güzel yorum geliyorsa o kadar hızlı ve istekli bölüm yazıyorum... Neredeyse altı k olduk. bunun için de çok teşekkürler. umarım gidişat hoşunuza gidiyordur. desteğiniz için teşekkürler, iyi okumalar 💜 bu bölüm için iki şarkı öneriyorum, ikisini de dinlemeniz gereken anı anlayacaksınız.

Valentine - Luna Delirious
Pretty When You Cry - Lana Del Rey
All the pretty stars shine for you, my love
Am ı that boy that you dream of
All those little times you said that i'm your boy
You make me feel like your whole world.

  Jimin gözlerini araladığında, gördüğü ilk şey Jungkook'un dövmelerle kaplı göğsü olmuştu

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Jimin gözlerini araladığında, gördüğü ilk şey Jungkook'un dövmelerle kaplı göğsü olmuştu. Derin bir nefes alıp gözlerini birkaç kere kırpıştırıp kafasını hafifçe yukarıya kaldırdığında onun kollarının arasında uyandığını gördü. Normalde yatağın diğer ucunda uyansa da şimdi böyle uyanması onu şaşırtmamıştı. Jungkook teması seviyordu. Bacaklarını kendi bacaklarının arasına sıkıştırmış, onu tamamen sarmıştı. Jimin gülümsedi.

Hâlâ temas içinde olmak garip hissettiriyordu fakat kötü değildi. Kesinlikle kötü hissetmiyordu. Sıcak, korunaklı ve hafif hissediyordu. Nedenini bilmiyordu ama bir şeyler öylesine iyi hissettiriyordu ki.

      Jimin onun yüzünü izlerken zihni ona oyunlar oynar gibi, farklı anılarla yüzleştiriyordu onu. Yutkunup gözlerini kapattı. Jungkook ve Hoseok denen adamı düşünmeye başlamıştı tekrar. Jungkook'un nasıl sevişeceğini merak ediyordu. Muhtemelen karşısındaki insanı tatmin etmek için uğraşır, önceliği karşısındaki olurdu. Seks gerçek hayattaki davranışların yansıma biçimiydi onun için.

       Jimin bakışlarını onun yüzünden çekmeden incelemeye devam ederken Jungkook kurumuş dudaklarını diliyle ıslatıp iç geçirdi, Jimin nefesini tuttu.

        Elini kaldırıp uzanıp dudaklarına dokunmak istese de bunu yapmak için fazla korkaktı. Kaldırdığı elini onun göğsünün üzerine bıraktı. Dün bunun üzerine çok düşünmüştü. Namjoon'a sarılırken kendini ona sarıldığından daha rahatsız hissetmişti. Jungkook'a olan düşkünlüğünün günden güne artması onu nedensizce rahatsız ediyordu.

       Kaç dakika onu izlediğini bilmiyordu. Jungkook'un telefonunun tanıdık melodisini duyduğunda gözlerini kapattı, uyuyor gibi yapmaya devam etti. Jungkook ise kimin aradığına bakmadan açmıştı telefonu. " Günaydın. Ofise gel de şu konuşmamız gereken konuları konuşalım."

      Sesinden tanıdığı hyungunun sabah sabah onu rahatsız etmesi göz devirmesine neden olmuştu. "Hyung sabah sabah ya."

       " Hadi Jungkook. İki saate burada ol." Jungkook telefonu kapatıp komodine geri bıraktığında iç geçirmişti. Ardından önüne dönmüş, kafasını eğerek Jimin'e bakmıştı. Dağılmış saçlarını parmaklarıyla geriye tararken Jimin bu hissi sevdiğini fark etmişti. Jungkook ardından parmağının ucuyla hafifçe onun yanağını okşamış, ardından rahatsız olmaması için onu biraz geriye doğru ittirmiş ve kalkmıştı yerinden.

pretty when you cry| jikookWo Geschichten leben. Entdecke jetzt