16

4.3K 380 627
                                    

merhabalar, umarım iyisinizdir
bu bölüm bütün karmaşadan kaostan uzak sadece jikook'lu bir bölüm❤️ bu bölüm tamamen jimin'in iç dünyasını göreceksiniz o yüzden çıkışlar inişler yükselmeler ndsjsjsıwıwjwownwı. bir de nolur yorumlarınızı eksik etmeyin onlardan motive oluyorum BU BÖLÜMÜ YAZMAK ÇOK ZORDU AGLAMAK İSTİYORUM neyse iyi okumalar 😔 ayrıca bu bölümün yarısını baya oturup kurgulayan guchiweeb e çok tesekkürler🥺  bu bölüm onun için. BİRDE fic icin spotiden liste yaptım, biyografimde linki var. lütfen göz atın

   by the time you've finished your coffee- Korantemaa

Moving so fast but we could slow it down
I think I wanna hold ya but I'm not sure I'm allowed
'Cause you are gold to me
A piece of art to me

Moving so fast but we could slow it downI think I wanna hold ya but I'm not sure I'm allowed'Cause you are gold to meA piece of art to me

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

      Huzurlu hissetmek.

      Çoğu kişinin istek listesinde ilk sıraya koymadığı, içten içe ondan önce istediği şeylerin olduğu bir kavramdı. Fakat bu ikisi için, huzuru bulmak hayat amacını bulmak gibiydi.

         Çocukluğu huzurlu geçmeyen her insanda olduğu gibi Jungkook bir ev arıyordu. Bir aile arıyordu ve bunu bulmak pek kolay değildi. Gün sonunda eve döndüğünde hayatında varlığına şükredebileceği birine sahip olmayı çok istiyordu. Eksikliğini hissettiğinden elinde hiç olmayan bir şeyin yokluğunu çok iyi biliyordu. Eğer böyle bir şeye sahip olursa diye düşündüğü gecelerin ilerleyen saatlerinde bu ya onu kaybedersem şeklinde gelişiyordu ve Jungkook'a mutluluk bile zehir oluyordu.

         Jungkook şimdi tam olarak huzuruna, eksiklerine ve isteklerine kavuşmuş gibi hissediyordu. İçi sımsıcaktı,  merdivenin kenarında oturmuş test kitabıyla oyalanan çocuğa baktığında görüyordu. Ne istediğini tam olarak tanımlayamıyordu Jungkook. Bir eş mi istiyordu? Bilmiyordu, annesinin bir eşi yok muydu? Bu değildi. Bir arkadaş mı istiyordu? Yeterli değildi.

Eksik hissettiği ne varsa onun güzel yüzünde görmek onu bir yandan tamamlanmış hissediyor, bir yandan dünya üzerinde sona kalmış eşsiz bir şeyi ellerinin arasında tutuyor gibi hissediyordu. İnsanı kendine iyi hissettirse bile bir yandan telaş ve korku saldırıyor, içten içe biterken yanındakini de yiyip bitiriyordu. Jungkook iç geçirdi, Jimin'i izlemeye devam etti. Birkaç dakika önce uyanıp onu yanında göremediğinde hızlıca kalkmıştı, onu masada notlarına odaklanmış bir şekilde görünce içi rahatlamıştı.

Orada oturup onu izlemek daha cazip gelmişti çünkü ilk kez beraber uyudukları gecenin sabahında çok güzel şeyler olmamıştı. Ondan uzaklaşması şu an isteyeceği son şeydi. Her şey üst üste gelirken onu ayakta tutan şey ikisinin bir arada olmasıydı. Jungkook kıkırdayıp parmaklarının ucunu dudaklarının üzerinde gezdirmişti. Deliriyordu. Yaptığı her hareket ona inanılmaz çekici geliyor, ona olan sevgisinin yanında ondan etkileniyordu. Sarı saçlarını parmaklarıyla geriye tarayıp duruyordu, dudaklarını dişleriyle çekiştiriyor ve boynunu ovuşturuyordu.

pretty when you cry| jikookWhere stories live. Discover now