06

4.4K 418 201
                                    

iyi okumalar


feel something- bea miller

                            feel something- bea miller

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jungkook ne kadar mutlu olduğunu
anlatamazdı kimseye. Arabayı kullandığı süre boyunca yanında sessizce oturup başını koltuğa yaslamış olan Jimin'e dönüyor, yanında oluşu gerçekten daha öte geliyordu. Çok hevesliydi onun için, fazlasını belli etmemek için öyle uğraşıyordu ki içten içe. Nedenini bilmiyordu, sadece çok istiyordu onun mutluluğunu.

" Ne kadar yüksek." diye mırıldanmıştı Jimin koridorda fısıldayarak. Saat çok geç olmasa da insanları rahatsız etmek istemiyordu. " İyi hissettiriyor, perdeleri hep açık tutuyorum fakat kimse görmüyor."

Kartını okutup kapıyı açtığında hızlıca içeriye girip kapıyı aralamıştı sonuna kadar. " Evime hoşgeldin." Jimin hafifçe tebessüm ederek çekingen adımlarla girmişti içeriye. Gün içinde temizlenen ev oldukça temiz görünüyordu. Jungkook ışıkları açıp içeriye geçerken bir yandan da Jimin'in onu takip ettiğinden emin oluyordu. " Gördüğün gibi burası salonum, mutfakla bitişik. Bu masayı genelde yemek yemek için değil de çalışmak için kullanıyorum."

Jimin heyecanlı gözlerle inceliyordu etrafı. İlk girdiğinde verdiği sıcak hissiyatı sevmişti. Büyük kitaplığa yaklaşıp kitaplara yakından baktığında, ilgisini çektiğini hissetmişti. " İstediğini alıp okuyabilirsin. Televizyonda da Netflix, Amazon falan ne ararsan var. Çekingenlik yapma sakın." Jimin sakince kafasını sallasa da burayı oldukça huzurlu bulmuştu. Bitkiler ve büyük camlarla oldukça ferah bir evdi burası. Koyu yeşil koltuk oldukça rahat görünüyordu.

" Mutfağım da burası, dediğim gibi acıktığın an gelip bir şeyler al." Birkaç adım atıp kendi odasının kapısını ittirmişti, içeriye bir bakış attı. " Burası da benim odam." Çok oyalanmadan diğer kapıya ilerledi. Eliyle gelmesini işaret edip içeriye girdi. Buraya çoktandır girmemişti fakat pencerenin geniş pervazındaki minderde uyuyan Tobio karşılamıştı onları. Jimin ilk önce onu fark etmedi, burası gerçekten güzel bir misafir odasıydı. Geniş bir yatağı, gardrobu ve bir çalışma masası vardı. Genelde beyaz ve sarı renkleriyle dizayn edilmişti. Jimin duvardaki resimleri inceleyip dururken Jungkook boş olan gardrobu açmakla meşguldü. " Geçen sene evde spor yapıyordum, matı buraya bırakmış olmalıyım." Sonunda koyu mavi mata ulaştığında eline alıp Jimin'e göstermişti. " Yoga için kullanabilirsin."

Onu kenara bıraktıktan sonra kapıyı açmış ve banyoyu göstermişti. " Burası da banyon, haftanın üç günü yardımcım geliyor. Kıyafetlerle o ilgilenir ama belirtirsen senin odana hiç girmez." Jimin kafasını sallamakla yetindi, bu sırada simsiyah tüylere sahip küçük kediye takılmıştı gözleri. " Senin kedin var."

Şaşkın cümlesiyle Jungkook ona dönmüş, kenara kıvrılmış kedisine bakmıştı. " Tobio. Çok sakin bir kedidir. Hoşlanmıyor musun yoksa?"

pretty when you cry| jikookWhere stories live. Discover now