01

6.7K 573 250
                                    

iyi okumalar, bolca yorum😋

 

             Jeon Jungkook, cezaevinin girişinde üzeri aranırken her zamanki gibi tiksintiyle bakıyordu etrafa

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jeon Jungkook, cezaevinin girişinde üzeri aranırken her zamanki gibi tiksintiyle bakıyordu etrafa. Buraya öyle büyük bir nefret duyuyordu ki, kendisi için olmasa bile her girdiğinde istemsizce geriliyor ve buradan bir an önce çıkmak istiyordu. Şimdi Park Jimin için getirdiği küçük el valizi didik didik aranıyordu. " Artık bu işlere de mi siz bakıyorsunuz?"

Onu tanıyan güvenlik görevlisi esprili bir biçimde sormuştu bunu. Jungkook gülmedi. Bir görevli onu da ararken ellerini kaldırıp omuz silkti. " Ona bunları getirecek kimsesi yok." Güvenlik görevlisi başka bir şey demedi, kontrol de bitmişti zaten. Avukat Jeon şimdi hızlı adımlarıyla, önünde iki gardiyanla birlikte yürüyordu. Kafası dağınıktı. İki gün önce Jimin'le konuşmuştu ilk defa. Olanlardan daha bahsetmemişti, onun güvenini kazanmaları gerekiyordu. Bu yüzden şimdi onun geçici olarak kaldığı hapishanedeydi, Jungkook elinde temiz kıyafetlerle girmişti buraya.

" Şüpheli davranışlar sergilemeyin." diyerek uyarmıştı onu gardiyan. Ardından Jimin'le görüşeceği odaya sokmuşlardı onu. Birkaç masanın olduğu geniş bir odaydı. Jungkook buna şükretti, Jimin'le samimi
bir ortamda olması gerektiğin inanıyordu.

Bir sandalye çekip oturduğunda boş duvarları izlemeye başlamıştı, bir yandan da bu garip çocuğu düşünüyordu. Görüşmeleri bittiğinde Min Yoongi onun koluna girip onu odadan çıkartırken bir an durmuş, onlara dönmüştü. Kabul etmediği için üstünde sadece tişörtü vardı yine. Uzun kollu ama oldukça ince olan ince tişörtü ensesinden çekip çıkarttığında hepsi meraklı gözlerle onun ne yaptığını izliyordu. " Bunlar işe yarar mı?" diye sormuştu.

Vücudu çeşit çeşit izlerle kaplıydı, birçok şey görmüş geçirmiş iki avukat için bile fazlaydı bu. Beyaz ve belli ki hassas olan tende yeni eski birçok yanık ve kesik izi mevcuttu. Omzunda birçok dövme vardı, Jungkook onun bir şeyleri kapatmak için çabaladığını hissetmişti. Yoongi bile donup kalmıştı, Jimin şimdi odada ona bakan üç adamı izliyordu. " Bir şey söylemeyecek misiniz?"

"Jimin bunlar yeni mi?" Namjoon ayağa kalkıp ona yaklaştığında yerinde duruyordu fakat elini tenine doğru uzattığında hızlı bir hareketle geri adım atarak ondan kaçmıştı. Çok keskin, belli etmekten çekinmediği bir hamleydi bu. " Bazıları yeni." Sesi şimdi daha güvensiz ve kısık çıkmıştı işte.

" Yeter bu kadar." demişti Yoongi. " Bir dahaki görüşmenizde konuşun. Süren bitti ufaklık." Daha sonra götürmüştü Jimin'i oradan. " Bu saçma sapan bir mesele." demişti Jungkook.

" Jimin haklı, Bay Jung ona soyadını bile vermemişken neden bizi görevlendirdi? Bu siktiğimin çocuğu ne yaptı burada? Önce bize hiçbir şeyden korkmadığını çok kesin bir şekilde belli etti." Jungkook dayanamayıp yerinden kalkıp hızlı birkaç adım atmıştı, ardından elini onu boğduğunu hissettiği kravatına atıp çekiştirmişti. Birkaç düğme açmıştı ardından. " Daha sonra bize oscarlık bir oyunculuk sergiledi. Oyunculuk mu orası da farlı bir soru. Vücudundaki izler neydi öyle?"

pretty when you cry| jikookWhere stories live. Discover now